Not1:
Bilinçaltı, bilincin duyamadıklarını duyar, göremediklerini görür. Bilinçaltı
telkinleri; doğa sesleri ya da huzurlu müzikler içerisine, normal duyma sınırlarının dışındaki bir frekansla kaydedilmiş
metinleri içerir. Bu tür telkinlere, subliminal
telkin denir. Amaç, bilincimizin
engeline takılmadan, telkini direkt bilinçaltımıza iletmektir. Böylece telkin,
bilincin değerlendirmesinden kurtulacak, bilinçaltı tarafından doğrudan kabul edilecektir. (Telkin: Öneri; bir
kişinin, başka bir kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını yönlendirdiği
psikolojik süreç.) Bu nedenle, telkin kaydının güvenilirliği çok çok önemlidir.
BİLİNÇALTI
TELKİN METNİ - "DEPRESYON DÜNDE KALDI" - (HARİKA BİR METİN)
Gevşiyorsun ve sen gevşemeye devam ettikçe, diğer bütün sesler ve gürültüler uzaklaşıp kayboluyor. Yalnızca benim sesimi duyuyorsun. Depresyon ile ilgili üç noktanın, kesin gerçekler olarak zihnine yerleşmesini istiyorum. Birinci nokta şudur ki: Burada bulunmak senin hakkın. Sen de en az herkesin iyi olduğu kadar iyisin. Sen kâinatın evladısın, tıpkı ağaçlar ve yıldızlar gibi. Burada var olmak senin hakkın. Sen farkında olsan da olmasan da, kâinat gitmesi gereken yolda ilerliyor. Öyleyse, sen de evrensel bir plan olduğunu ve senin onun parçası olduğunu kabul et. Her insandan daha büyük, her birimizden daha büyük bir plan var. Kendinle barış içinde ol. İstersen kendinle barış içinde olabilirsin…
Şimdi
de ikinci nokta: Evrendeki herkesi etkileyen bu planda,
doğal afetler dışında bütün çöküntüler, depresyonlar, bilinçaltının kendi
kendini cezalandırma biçimidir. İşte bu ikinci noktadır. Bütün depresyonlar, çöküntüler,
bilinçaltında kendi kendini cezalandırman sonucu oluşur. Zihnin bütün duygulanmaları, beynin elektro-kimyasal dengesi
olarak yansımaktadır. Uzun süren depresyon hissi, kimyasal dengeyi bozar.
Bu denge kendi kendine düzelebilir. Ben klinik deneyimlerime dayanarak, kimin
ilaçla kimin de ilaçsız iyileşeceğini hemen söyleyebilirim. İlaçlı ya da ilaçsız, her durumda sen depresyonu yeneceksin. Birkaç
dakikada ya da birkaç saat kendini iyi hissedersin, sonra bu depresyon geri
gelebilir, yeniden iyileşmen için yine günler ya da haftalar gerekebilir. Bütün
belirtiler yok olana kadar altı yedi kez bu tür iniş çıkışlar olabilir.
Üçüncü
noktaya gelince; bunun zamanla ve hayatta kalma
gereksinimiyle ilgisi vardır. Yaşamak yalnız şimdiki zamanda yaşamak değildir, burayı ve anı
yaşamaktır. Üçüncü mutlak gerçek: her ânı,
burada yaşamakla ve şimdi yaşamakla ilgilidir. Örneğin,
dün sen depresyondaydın, ama bugün yeni bir gündür. Her gün taze bir
başlangıçtır. Her gün taze bir başlangıçtır ve her sabah dünya yeniden var
olur. Bugün bizim için en önemli gündür. Dün geçmiştir. Geçmişte
yaşayamayız, yoksa ilerleyemezdik, çünkü geçmişte yaşamak SIKICIDIR,
yaratıcılığımızı köreltir. Geçmiş zaman, bu dün bile
olsa, sadece biz oradaki deneyimlerimizden dersler çıkarır ve bundan kazanç
sağlarsak bir değer taşır. Şair demiş ki: “Geçmişin enkazı üzerinde
doğrulup bir şeyler kazanabiliyorsak, geçmiş ziyan olmuş ve boşuna geçmiş
değildir.”
Başarısızlık,
düş kırıklığı ve depresyon nedeniyle yaşamın üstünüze yığıldığı durumlar
yaşadınız ve şöyle söylediniz mi: “Keşke her şeye yeniden başlamak için bir fırsatım olsa!” Öyleyse fırsat hakkında şu SÖYLENENLERİ hatırlayın: “Bir kere kapıyı çalıp da seni
evde bulamadığım zaman bana ‘tekrar gelme’ diyenler yanılıyorlar, çünkü her gün
senin kapında durup senin uyanmanı ve yeniden savaşmaya girmek için kalkmanı
bekliyorum. Çamura batmış bile olsan, ellerini bağlayıp ağlama. Ben,
“yapabilirim” diyenlere yardım ederim. Utanan bir yüzle hiçbir sefil bu
kadar derine batmadı ama olsun, tekrar kalkabilir ve
yiğit bir insan olabilirsin”.
Dün, gün biterken güneş
ufukta battı. Gök kapalıydı, bir tek yıldız bile yoktu görünen; sense
yıkılmıştın, çökmüştün çünkü gün, sana yalnızca hüsran getirmişti. Bugünse
pencereden dökülen güneş ışığıyla uyanıyorsun, işte yeni bir gün önünde ve
dünün hatalarından aldığın derslerin üzerine kuracağın yeni bir fırsat. Şimdi, hepimiz burada bir işi başarmak
için toplanmışız. İnsanlardan daha büyük olan, BİREYLER OLARAK hepimizden daha
büyük olan evrensel planın belli bir parçasını tamamlamak için. Biz istesek de
istemesek de bu evrensel plan ya da yaşam gücü, kendi yolunda yürüyecektir. Hayata bir bütün olarak bakarsak
ve yaşadığımız her deneyimin, bizi bu planın tamamlanmasına götürdüğü gerçeğini
görürsek, her bir günü ve her çabayı, onu en iyi değerlendirmek için ele
alırsak, işte o zaman, her şey yoluna girecektir. Biri demiş ki, “Biz, hayatın olmasını dinlemeliyiz; ümitle dinlemeliyiz” demiş.
İşte şimdi, sen
ümitle dinlemiyordun. Sen hiç dinlemiyordun. Sen kendi sorunlarına
odaklanıyordun; sen bir probleme odaklandığın zaman, bir problemin var
demektir; çünkü sen, üzerinde
odaklandığın şey neyse osun.
SEN NEYİN ÜZERİNE
ODAKLANIRSAN, SEN OSUN.
Şimdi, sen “Gitsin buradan tüm sorunlar!” deyip, düşünceni
değiştirmek yoluyla, bu kaygıyı atarsan, bu sorunu atarsan, işte o zaman
sorununun çözümünü görmeye başlarsın çünkü artık zihnin özgür hale geçmiştir ve
böylece, zihnin özgür olduğu zaman, onu verimli
kullanabilirsin. Bundan sonra kendine şunu söylemelisin: “Ben depresyonun GİTMESİNE İZİN
VERİYORUM. HER GÜN MUTLU bir TAVIR TAKINIYOR ve onu SÜRDÜRÜYORUM. Her gün
olumsuzu REDDEDİYOR ve her şeyde OLUMLULUK görüyorum.”
Senin depresyonda kalmanın
tek nedeni, OLUMSUZ DÜŞÜNCELER İLE NASIL BAŞA ÇIKACAĞINI, ONLARI NASIL
YENECEĞİNİ ÖĞRENMEMİŞ OLMANDI. Gerçek
sevgi gibi, ümit gibi olumlu düşünceleri serbest bırakmayı öğrenmemiş olmandı. Her yeni gün yeni bir meydan okumadır, gerçek dünyada
kendini kanıtlaman için yeni bir fırsattır; gerçeğe, sevgiye ve ümide inanman
için bir fırsattır; kendini çaresiz ve ümitsiz
hissetmemen için bir fırsattır; başına gelen olayları, senin onlara karşı
tepkilerinden ayırt etmeyi öğrenmen için bir fırsattır çünkü onlar birbirinden
çok başka şeylerdir. Hiç de bile aynı şey değillerdir onlar, öyleyse senin olayları VE onlara
verdiğin tepkileri BİRBİRİNDEN AYIRMAN gerekir. Sorun, senin yeni bir iş araman değildir; sorun, sevdiğinin
gitmiş olması değildir; birinin sana yanlış DAVRANMASI ya da doğru SÖYLEMEMESİ
değildir; senin yanlış ya da doğru yapmış olman da değildir; ya da hayatta
başına gelen korkunç olaylar değildir sorun... Sorun, bunların hiçbiri
değildir. SORUN, SENİN
ONLARA VERDİĞİN TEPKİLERDİR. SORUN, SENİN KAFANDA SÖYLEDİĞİN CÜMLELERDİR,
şunun gibi: “Eyvah, sevdiğim gitti! Ben onsuz yaşayamam!” Ya da,
“Sırtımda korkunç bir ağrı var! Bundan sonra asla normal bir hayat
yaşayamayacağım!”
SENİN KENDİNE BU OLUMSUZ
DÜŞÜNCELERİ VERİP KENDİNİ CEZALANDIRMANDIR gerçek sorun; işte o zaman sen depresyona
girmeye mahkûmsun. ÖYLEYSE BU CÜMLELERİ TERSİNE
ÇEVİRMEYİ ÖĞRENMELİSİN; ONLARI TÜMÜYLE TERSİNE ÇEVİR, ŞÖYLE DE: “Tamam ben bir hata
yaptım. Bir daha yapmam” ya da “Tamam, sevdiğim öldü, onu çok özlüyorum ama
yeni bir hayata başlayabilirim”. Konu ne
olursa olsun, geçmiş bitmiş olayların senin için
depresyona yol açtığını bilmelisin, çünkü sen depresyona girdiğinde bu
cümleleri tersine çevirmeyi bilmiyordun VE BİLMEZKEN sen bu düşünce
çerçevesinde bir ÖLÜYDÜN! Bu ölümdür! Kutsal kitapta Lut’un karısına dediler
ki: “Geri dönüp bakmayacaksın, geri dönüp bakarsan bir tuz sütununa dönersin”.
Fakat o geri dönüp baktı. Öyleyse, sen geri dönüp
bakma. Sen geri bakmayı KES! Sen, tam şu içinde bulunduğun ânı yaşa; sonuna
kadar yaşa, doğru düşünmekle ondan zevk al. Ulaşamadığın arzun, isteğin,
elde edemediğin bir İDEALİN olmadı mı? Onu düşün. Her günü geldiği gibi kabul et, güneş ışığından zevk al,
kuşların sesini dinle, çocukların gülüşüne katıl. Tüm bu olumlu şeyleri gör.
HER YENİ GÜNÜN, DÜNÜN
ÜZÜNTÜLERİNİ SİLİP ATMASINA İZİN VER. Unutma
ki, “Merdiveni çıkan, ilk basamaktan başlar” demişler.
Çinliler de şöyle der: “Bin millik bir yürüyüş, bir adımla başlar.” Biz daha
ileriyi ve daha geniş vizyonları görürsek, her yeni gün bir öncekinden daha iyi
olur; dünün üzüntüleri, hüsranları, depresyonları,
başarısızlıkları üzerinde yeni fırsatlar yükselir, yeni bir dünya doğar. Doğulu
şairin dediği gibi:
“Öyleyse, bugüne iyilikle bak”. Bugüne iyilikle bak.
Şimdi senin zihin gözünde, bir işaret görmeni
istiyorum, tam önünde asılı, bu işaretin üzerinde iki kelime var, bu iki kelime
şöyledir: “O DÜNDÜ” O dündü, işler yolunda gitmiyordu; O DÜNDÜ, OLUMSUZ
DÜŞÜNCELERİNİ GEREKTİĞİ GİBİ TERSİNE ÇEVİREMİYORDUN. O dündü, ÜMİDİNİ KAYBETMİŞ
VE VAZGEÇMİŞTİN, O DÜNDÜ BAŞLAMAYA BİR TÜRLÜ KARAR VEREMİYORDUN ve o dündü,
sadece kendini düşünüyordun, başkalarının mutluluğunu hiç düşünmüyordun, onlar
için ne yapabileceğini düşünmüyordun. O DÜNDÜ… Senin yanlışlık yaptığın gün; O
DÜNDÜ. Hatalı konuştuğun gün; O DÜNDÜ. Yanlış iş yaptığını anladığın gün; O
DÜNDÜ. Kendinden nefret ettiğin gün, VAKTİNİ BOŞA GEÇİRDİĞİN GÜN; O DÜNDÜ.
Her gün yeni bir başlangıçtır. Her
sabah dünya yeniden yaratılır. Geçmişse tümüyle ziyan olmuş sayılmaz. Boşuna
değil bütün bunlar, sen geçmişin yıkıntıları üstünde yükselerek, çok daha asil
HEDEFLERİNE ulaşacaksın. Olumsuz düşünceleri, olumlu düşüncelerle
değiştirmekle, her yeni ânı bir yeni fırsata çevireceksin. Sen gerçeği gördükçe, gerçeğin
sıcaklığını ve samimiyetini HİSSETTİKÇE, sevgi ve ümit yüreğine dolacak.
Tümüyle gevşeyeceksin. Senin için yapılmış bir plan
olduğuna güveneceksin. Sen bunu tam kavrayamasan da, içinde yaşadığın bu
öğrenme fırsatını kullanmalısın ki, bu plan hedefine ulaşsın. Yine de sen,
istediğin deneyimleri kendin seçmekte özgürsün. Bunu yapmakla kendi kaderinin
sahibi olmuş olacaksın. Duygularını kontrol
edebileceksin.
Yeni günün doğmak için geceye ihtiyacı vardır, bir geceden sonra
doğacaktır. Derin
vadiler olmadan yüksek dağlar olmaz. Öyle olmasaydı her yer ve her şey dümdüz
olurdu.” Gecenin karanlığıyla karşılaştırılmazsa,
güneşin parlaklığı hiçbir şey anlatmaz. Biz, yaşamı ancak zıtlıklarla algılarız. Öyleyse dünün sorunlarıyla ve hüsranlarıyla savaşmaktansa
onlara enerji ve zaman harcamaktansa, onların üstüne şu etiketi
yapıştırmalısın. Bu etikette “O
dündü” diye yazar. Sen bu etiketi zihin gözünle görüyorsun. Sen
bu sorunları ve verdikleri yükü omuzlarından kaldırıp, hepsinin üzerine bu
etiketi asıyor, sonra da onları orada bırakıp gidiyorsun. Çünkü kendi kendini hipnozla tedavi uygulamasını inançla
sürdürürsen, düşüncelerini olumlu yönde denetlemesini öğrenirsen, her geçen
gün, taze bir başlangıçla, her sabah yeni bir dünyaya, yeni bir güne, yeni bir
sabah ile doğacaksın. Yeni gün senin için depresyonsuz bir gün olacak,
hüsransız bir gün olacak, hatasız bir gün olacak. Bu yeni günde hayatının her
alanında daha verimli olacaksın, eskiden hiç olamadığın kadar verimli olacaksın.
Doğru yerde doğru zamanda bulunacak doğru şeyi yapıp doğru şeyi
söyleyebileceksin. Neden mi? Çünkü bütün sorunlarını aştın. Onların seni
yönetmesine son verdin. OLUMSUZ
DÜŞÜNCELERİ TERSİNE ÇEVİRMEKLE, SEN ONLARI YÖNETİYORSUN ŞİMDİ; ÇÜNKÜ SENİ
ETKİLEYEN HAYATINDAKİ OLAYLAR DEĞİLDİR. SENİ ETKİLEYEN, ONLARA VERDİĞİN
TEPKİLERDİR. Sen artık olumsuz düşüncelerin, yaşam deneyimlerine olumsuz tepki
olarak yansımasını aşmış durumdasın. O olumsuz tepkiler seni yıkıma uğratıyor,
seni depresyona sokuyordu. Sen artık kendi
elinde olan yaşamının her ânını kendin yönetiyorsun. En rahat biçimde gevşemeyi
öğreneceksin. Kendi payına düşen görevi yaptığını ve
yapacağını bilerek, yaşamdaki evrenin parçası olarak, ne olursa olsun
rahatlayacaksın, gevşeyeceksin…
Bu
telkinlerin etkisi, aldığın her nefesle, kalbinin her atışıyla birlikte daha da
artıyor...
Sema'dan
SEMAya NOT2: https://www.cekirdekinanc.com/ İnternet sitesinin kurucusu ve bu
değerli telkin kayıtlarını hazırlayıp (bir süre boyunca bir kısmını)
metinleriyle birlikte ücretsiz olarak paylaşan sevgili ATAKAN SÖNMEZ'e sonsuz
teşekkürler... Farklı sorunlara ve kişiye özel
olarak hazırladığı telkin kayıtlarına, kendi sitesinden ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖