YAŞADIĞIN ZORLUKLARIN İÇİNE DİKKATLE BAK;
ORADA MUTLAKA “KAZANDIĞIN İYİ BİR ŞEY” BULACAKSIN!
Belki çoğumuz, bize hayatı zindan eden bir anne, baba ya da kardeşle büyüdük. Çocuklukta şanslıysak bile; TIPKI BU MASALDAKI GİBİ EŞİMİZ ya da çocuğumuz, dostumuz veya iş ortamımız, bize ileriki yaşlarda ıstırap (ya da İMTİHAN) sebebi oldu ve olmaya devam ediyorlar. Bu masal, bakış açımızı değiştirmemize; yaşadığımız zorlayıcı ilişkilerden edindiğimiz kazanımları (HEDİYELERİMİZİ) görebilmemize ve sonuçta, kendimizi iyi hissetmemize vesile oluyor. 😊
“Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuşkusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur.” Teğabün Suresi 14. Ayet
“Sınavlar bİter, zaman geçer ve ancak bİze ne kattığını anlayınca sınavlara değer vermeye başlarız.”
USTALARIN USTASI - Judith Malika Liberman
Hocadan hocaya yükselmişti. Her yeni okulda bir, en fazla
iki yıl içinde fark edilip seçilmişti. Hocalar
ona en değerli sırlarını aktardıktan sonra, kendilerinden daha bilge bir başka
hocaya göndermişlerdi.
Sonunda dünyada gidebileceği tanınmış sadece bir hoca kalmıştı. O da uzaklarda bir dağda yaşıyordu.
Oraya ulaşmak zordu ama bu yolculuğa çıkacaktı elbette. Dağdaki hoca kâinatın öyle derin sırlarına erişmişti ki yağmur yağdırabildiği, hayvanların dilini
konuşabildiği, adım attığı yerde toprakta uyuyan tohumları uyandırıp dünyanın
çöllerini ormana çevirebildiği söylenirdi. O nedenle olası bütün tehlikelere rağmen, öğrenci yollara düştü.
Yıllar boyunca yürüdü; dondurucu
soğuklara, bayıltıcı sıcaklara rağmen, pek çok kez kaybolsa bile aramaya
devam etti. Sonunda aradığı dağı
buldu. Tırmanırken elleri kayalarda
yaralandı, üşüdü, defalarca düştü ama her seferinde kalkıp devam etti. Sonunda
küçük kulübenin kapısına vardı. Aradığı hocadan başka kimsenin olamazdı bu
kulübe. Heyecanına hâkim olmaya çalışırken kapıya vurdu.
Orta yaşlı bir kadın açtı kapıyı. Pis ellerini önlüğüne sildi; işaret parmağıyla dişlerinin arasından bir
şey çıkartırken, sert bir sesle sordu:
“Ne yapıyorsun
buralarda, rahatımı neden bozuyorsun?”
Öğrenci, geçirdiği şokla donakaldı; cevap veremeyince,
kadın devam etti:
“Yoksa
sen de benim beş para etmez kocamın bir şey olduğunu
zannedenlerden misin? Vaktini boşa harcama, evine dön. Bu adam bilge olsaydı haberim olurdu ama değil; o tembel, boş
ve yalancı. Dön ve tanıdığın herkese haber
sal; bir daha buraya kimseyi göndermesinler. Senin gibi safların hayallerini
yıkmaktan bıktım, ŞİMDİ DEFOL!”
Öğrenci, hayalleri
gerçekten yıkılmış, yüzü kireç gibi, bedeni iki büklüm, dönüş yoluna çıkmak
üzere ormanda ilerlerken, karşısına ışıklar
içinde yürüyen bir adam çıktı. Adam, yanında bir
kaplan ve omzunda bir kartalla yürüyordu; attığı
her adımın izinde bir fidan bitiyordu. Aradığı hocayı bulmuştu. Öğrenci
bir an afalladı, ona doğru bir adım olsun atamadı; titrek bir sesle:
“Ama
siz, ama bu nasıl, ama…” diye kekelemeye başladı. Dili tutuldu adeta, düzgün bir
cümle kuramadı.
Hoca
gülümsedi ve “EŞİMLE TANIŞMIŞ BİRİNE BENZİYORSUN”
dedi.
“Ama
o sizin nasıl eşiniz olur ki; hayatımda gördüğüm en korkunç kadındı, SİZE LAYIK BİRİ DEĞİL O!”
dedi öğrenci.
Ama
hoca, bir el hareketiyle susturdu genç adamı ve ekledi:
“Lütfen, O BENİM HOCAM; o bana sabır öğretir, beni kibirden uzak tutar, alçakgönüllü kalmaya davet eder. O OLMASAYDI YOLCULUĞUM ÇOK FARKLI OLURDU. NEYSEM, ONUN SAYESİNDEDİR. Benim öğrencim olmak istiyorsan, ÖNCE ONA SAYGI DUYMALISIN.”
SORUNSUZ BİR HAYAT istemenin iyi olduğunu zannetme; sonuçta zorluklar sayesinde buraya
kadar geldin. Sınavlar biter, zaman geçer ve ancak
bize ne kattığını anlayınca sınavlara değer vermeye başlarız. Peki, acaba fırtınanın sana ne getireceğini bilmeden, onu
hayatının bir parçası olarak sevmek mümkün mü? Hayat seni yine acemi
birliğine gönderiyorsa sevin; seni harika şeyler için hazırlıyor
demektir.
"Yaşamınızdaki her sorun, içinde bir armağan saklar. " RİCHARD BACH