HOŞGELDİM


"HOŞ GELDİNİZ" ve umarım "HOŞ BULARAK" AYRILIRSINIZ... 😊

BU BLOGDAKİ HER ŞEY, KENDİMİZİ "BİRAZ DAHA İYİ HİSSETMEK" AMACIYLA PAYLAŞILIYOR...

KUR'AN'DAN, RUHUMUZA HUZUR VEREN AYETLER; UMUT VE YAŞAMA SEVİNCİ AŞILAYAN ŞİİRLER VE ŞARKILAR; ÖZENLE SEÇİLMİŞ FAYDALI ÖZLÜ SÖZLER VE ALINTILAR; İÇİMİZİ AÇAN HARİKA FOTOĞRAFLAR VE TABLOLAR; YOL GÖSTERİCİ HİKAYE VE MASALLAR; HUZUR VEREN SÖZSÜZ MÜZİKLER (DALGA, MARTI, YAĞMUR, KUŞ, DERE SES KAYITLARI VEYA MOTİVASYON MÜZİKLERİ); ŞİFA VEREN MÜZİKLER vs. vs.

MUTLAKA İÇLERİNDEN BİRİ VEYA BİRKAÇI SİZE DE HİTAP EDECEKTİR; ONLARI KENDİ İYİLİĞİNİZ İÇİN KULLANIN!

HUZURLU OLMAK İÇİN "KİŞİSEL ÇABA ve İSTEK" GEREKTİĞİNİ HEP HATIRLAYALIM ve KENDİ HUZURUMUZU İNŞA ETMEK İÇİN BİR AN EVVEL HAREKETE GEÇELİM İNŞALLAH...

HUZUR BULANLARDAN VE ŞÜKREDENLERDEN OLABİLMEMİZ ÜMİT VE DUASIYLA... 💖

"Huzuru ifade eden şiirlerden mısralar ya da kutsal metinlerden cümleler okumak, zihin yapınıza İYİLEŞTİRİCİ MERHEM etkisi yapar." Norman Vincent Peale


23 Ocak 2022 Pazar

KENDİ İYİLİĞİMİZ İÇİN İNSANLARLA NASIL İLETİŞİM KURALIM? - SEMİH UÇAR

 İLETİŞİME İLK ÖNCE SEN BAŞLA VE İLK GÜLEN SEN OL! 


Geçen sene yine Montenegro'daydık. Geleli 2 ay olmuştu. Almanya'dan arkadaşım bizi ziyarete geldi. Biraz dolaştık. Bir süre sonra arkadaşım dayanamadı sordu:

"Semih, sen ne yaptın bu insanlara?" dedi, "Genci yaşlısı, kadını erkeği, garsonu, baloncusu, sokak satıcısı herkes, seni gördü mü çok seviniyor, her şeyi bırakıp yanına geliyor. Sen bu insanlara ne yaptın?"

Hiçbir şey yapmamıştım. Ne yapayım? Ben o zaman henüz Sırpça konuşmadığım, onlar da çoğunlukla tek kelime dahi İngilizce bilmedikleri için konuşamamıştık bile.

Ama bir şey yaptım:

Onları her gördüğümde - ki 2 ay içinde hemen her gün önlerinden geçtim - sevgiyle gülümsedim.

O gün kendimi kötü hissetsem de gülümsedim, onlar gülümsemeseler de gülümsedim, bana kötü baksalar da gülümsedim, beni görmezden gelseler de gülümsedim.

Bir maske takıp gülümsemedim ama. Bir "esnaf" gülümsemesi değildi bu.

Onlara, onları ne kadar sevdiğimi göstererek gülümsedim.

Ve bir süre sonra, hepsi dönüştü.

Bu söylediğim kulağa inanılmaz geliyor ama öyle:

Bir süre sonra hepsi dönüştü.

Her gün yazdığım otelin barındaki uzun boylu ve kaba saba garson da dönüştü, sokakta kendi el örgülerini satan ve tek kelime İngilizce bilmeyen 70 yaşlarındaki Karadağlı kadın da.

Bir süre sonra hepsi bana, benim onlara yaklaştığım gibi sevgi ve sıcaklıkla yaklaşmaya başladı.

Sevgi her zaman yeniyor.

Toplum psikolojisini bilmem ama iki insan arasında sevgi dili her zaman galip geliyor.

Bu yüzden, günde en azından 10 kişiyle iletişime geçen birisi olarak herkese şunu tavsiye ediyorum:

İlişkilerinizde, insanlarla kurduğunuz iletişimde genel havayı her zaman siz belirleyin ve bu hava her zaman sevgi havası olsun.

Bir yere girdiğinizde ilk gülen ve selam veren siz olun.

Biriyle iletişime geçtiğiniz zaman sevgi dili kurma yönünde ilk hamleyi karşı taraftan beklemeyin.

Bu, özellikle kadınların çok yaptığı bir şey ve maalesef olumlu hiçbir sonucu yok, hiçbir getirisi yok.

Karşı taraftan bir şey beklemeden, sıcaklığınızı, sevginizi, güveninizi önce siz karşı tarafa iletin, bunu karşı tarafa önce siz hissettirin.

Hepsinden de önemlisi: Bir insanı sevmek için, onu sevmeyi beklemeyin. Onu ilk andan itibaren sevin.

Demek istediğimi anladınız mı?

Çoğu insandan, kendimi açmam için önce karşı tarafa alışmam, karşımdakini sevmem ve güvenmem gerek, sözünü duyuyorum.

Saçmalığın daniskası.

Bu anlayışla belki kendinizi koruduğunuzu düşünüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz.

Bu şekilde tek yaptığınız, kendinizi pasifleştirmek.

İpleri karşınızdaki insanın, başkalarının eline vermek.

Kendinizi koruduğunuzu sanırken bu şekilde aslında kendinize en büyük kötülüğü yapıyorsunuz.

Tekrarlıyorum: Bir insanı sevmek için, onu sevmeyi beklemeyin. Onu ilk andan itibaren sevin.

Sevgi her zaman yeniyor çünkü.

Sevgi dili her zaman galip geliyor.

Semih Uçar - (Şimdilik 12 dil bilen bir Polyglot ve "dil öğrenme uzmanı" olan Semih Uçar'ın diğer yazılarına ulaşabilmeniz için: semihucar.net - - Instagram: @semihucardilkocu)

Yukarıda bir bölümünü aktardığım yazı, kitapvekuslar.com  sitesinde paylaşılmış...