HOŞGELDİM


"HOŞ GELDİNİZ" ve umarım "HOŞ BULARAK" AYRILIRSINIZ... 😊

BU BLOGDAKİ HER ŞEY, KENDİMİZİ "BİRAZ DAHA İYİ HİSSETMEK" AMACIYLA PAYLAŞILIYOR...

KUR'AN'DAN, RUHUMUZA HUZUR VEREN AYETLER; UMUT VE YAŞAMA SEVİNCİ AŞILAYAN ŞİİRLER VE ŞARKILAR; ÖZENLE SEÇİLMİŞ FAYDALI ÖZLÜ SÖZLER VE ALINTILAR; İÇİMİZİ AÇAN HARİKA FOTOĞRAFLAR VE TABLOLAR; YOL GÖSTERİCİ HİKAYE VE MASALLAR; HUZUR VEREN SÖZSÜZ MÜZİKLER (DALGA, MARTI, YAĞMUR, KUŞ, DERE SES KAYITLARI VEYA MOTİVASYON MÜZİKLERİ); ŞİFA VEREN MÜZİKLER vs. vs.

MUTLAKA İÇLERİNDEN BİRİ VEYA BİRKAÇI SİZE DE HİTAP EDECEKTİR; ONLARI KENDİ İYİLİĞİNİZ İÇİN KULLANIN!

HUZURLU OLMAK İÇİN "KİŞİSEL ÇABA ve İSTEK" GEREKTİĞİNİ HEP HATIRLAYALIM ve KENDİ HUZURUMUZU İNŞA ETMEK İÇİN BİR AN EVVEL HAREKETE GEÇELİM İNŞALLAH...

HUZUR BULANLARDAN VE ŞÜKREDENLERDEN OLABİLMEMİZ ÜMİT VE DUASIYLA... 💖

"Huzuru ifade eden şiirlerden mısralar ya da kutsal metinlerden cümleler okumak, zihin yapınıza İYİLEŞTİRİCİ MERHEM etkisi yapar." Norman Vincent Peale


16 Şubat 2017 Perşembe

HANGİ CEMAATE GİRMELİYİM ?! - EN İYİ TARİKAT HANGİSİ ?! - KONULARINA GÖRE KUR'AN AYETLERİ

İnsanın aklına bazen şöyle düşünceler gelir: 
"Dinimi doğru yaşamak için bir cemaate katılmam gerekli mi?" 
"Hangi hocanın grubuna girsem?" 
"Dinimi en doğru şekilde nereden veya kimden öğrenebilirim?" vs. vs.

Benim size tavsiyem, aşağıdaki ayetleri okumadan hiçbir yere GİTMEYİN!!!

Önce, "Rabbimiz ne diyor" diye anlamak üzere Yüce Kitabımızı, düşünerek ve defalarca okuyalım; ille de bir yerlere gitmek istiyorsak, ondan sonra gideriz...

Bugünkü aklımla diyorum ki İYİ Kİ -şu veya bu sebeple-  HİÇBİR YERE GİTMEMİŞİM, GİDEMEMİŞİM! 
Kayıp sandıklarımızın birer KORUMA olduğunu, bazen yıllar sonra fark edebiliyoruz... 
Sözün özü şu ki, Yüceler yücesi Allah ve O'nun yüce kitabı hepimize yeter de artar bile...

Bu nedenle, öncelikle şu ayetleri aklınızdan çıkartmayın derim:
 
"....Kılavuz ve yardımcı olarak RABBİN YETER." Furkan 31

"....De ki: "ALLAH'IN KILAVUZLUĞU, erdirici kılavuzluğun ta kendisidir."...." Bakara 120 

“…Hidayet, ALLAH'IN KILAVUZLAMASIDIR.” Ali İmran 73

"Şüpheniz olmasın ki BU KUR'AN en kalıcı, en doğru olana kılavuzlar..." İsra 9

"...De ki: "Ben sadece Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir, DOĞRUYA KILAVUZDUR, iman eden bir toplum için rahmettir."" A'raf 203

"Yemin olsun, doğruya ve güzele KILAVUZLAMAK, SADECE BİZİM İŞİMİZDİR." Leyl 12


ALLAH’TAN BAŞKASINI VELİ EDİNMEMEK- DİNİ YALNIZ ALLAH’A ÖZGÜLEMEK KONUSUNDAKİ KUR'AN AYETLERİ:

(El-Velî: Dost, yardımcı, destek veren. Kendisine inananların dostluğunu kabul eden. Kendisine inananların en güvenilir dost olarak yalnız kendisini kabul etmelerini isteyen.)


Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm


“Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: "Vay başımıza! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik." Ve derler ki: "RABBİMİZ BİZ, EFENDİLERİMİZE, BÜYÜKLERİMİZE İTAAT ETTİK DE BİZİ YOLDAN SAPTIRDILAR. Rabbimiz, onlara iki kat azap ver; onları büyük bir lanetle lanetle!" AHZAB (66-68)


RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'NUN BERİSİNDEN BİR TAKIM VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN! SİZ NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ!” A’RAF 3


“Bu Kitap'ın indirilişi Aziz ve Hakim olan Allah'tandır. Emin ol, bu Kitap'ı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız Allah'a özgüleyerek O'na kulluk/ibadet et! Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı-duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'NDAN BAŞKASINI VELİLER EDİNEREK, "BİZ ONLARA, BİZİ ALLAH'A YAKLAŞTIRMALARI DIŞINDA BİR ŞEY İÇİN KULLUK ETMİYORUZ." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.”ZÜMER (1-3)


“Allah'ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bİzİm Allah katındakİ şefaatçılarımızdır." De onlara: "Allah'a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz?" Şanı yücedir O'nun, ortak koştuklarından arınmıştır O.” YUNUS 18


Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edİndİler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmayan/hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?" De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz." Allah yalnız başına anıldığında, ahirete inanmayanların kalpleri nefretle ürperir; O'nun dışındakiler anıldığında ise hemen müjdelenmiş gibi sevinirler.ZÜMER (43-45)


“Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine egemenlik kurup iş ve oluşu çekip çeviren Allah'tır. O'nun İznİ olmadıkça hİçbİr şefaatçı devreye gİremez. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz?” YUNUS 3


KENDİLERİNE YARDIM EDİLİR ÜMİDİYLE ALLAH'TAN BAŞKA İLAHLAR EDİNDİLER. Oysaki o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine, bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır.YASİN 74,75


“De ki: "O'nun berisinden bel bağladıklarınızı çağırın; onlar, başınızdaki zorluk ve sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler." O yakarıp durduklarının kendİlerİ, en çok yakınlık kazanmışları da dahİl, Rablerİne varmaya vesİle ararlar; O'nun rahmetİnİ umarlar, O'nun azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkulasıdır.” İSRA 56,57


“Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.” ŞURA 13


Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.” EN’AM 159


İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! O zaman, izlenenler, kendilerini izleyenlerden uzaklaşıp gitmişlerdir. Azabı gördüler artık, aralarındaki bağlar parçalanıp koptu. İzleyenler şöyle demiştir: "Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak." Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar.” BAKARA (165-167)


“Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiğinde şöyle derler: "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." Peki, ataları hiçbir şey bilmiyor, doğru yolu bulamıyor idiyseler de mi?Ey iman edenler! Siz, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size neler yapıyor olduğunuzu haber verecektir.”MAİDE 104,105


“De ki: "Ben, dinimi yalnız kendisine özgüleyerek, Allah'a ibadet ediyorum. Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."”ZÜMER 14,15


“De ki: "Bana, Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller!?" Andolsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun. Başkasına değil, sadece Allah'a kulluk/ibadet et; şükredenlerden ol!ZÜMER (64-66)


“Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür-görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder. Böylelerine,Allah'ın indirdiğine uyun’ dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?” LUKMAN 20,21


Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeyi akıl yoluyla kavrayamıyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler?!BAKARA 170


Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.” Al-i İmran 105


Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.Al-i İmran 103


ÖZELLİKLE AŞAĞIDAKİ AYETLERDE SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ İFADELERE BAKILINCA, HOCA EFENDİLERİ SAPLANTILI BİR ŞEKİLDE YÜCELTMENİN YANLIŞLIĞI, DAHA NET ANLAŞILABİLİR BELKİ:


“De ki: ‘Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam.’ DE Kİ: ‘BEN SİZE ZARAR VERME GÜCÜNE DE IŞIK VE AYDINLIK VERME GÜCÜNE DE SAHİP DEĞİLİM.’ De ki: ‘Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam.’ ANCAK ALLAH'TAN BİR TEBLİĞ VE O'NUN MESAJLARINDAN BİR ŞEYLER SUNABİLİRİM.’ Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Sürekli içinde kalacaklardır.” Cin Suresi (20-23). Ayetler


“De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! BANA VE SİZE NE YAPILACAĞINI DA BİLMİYORUM. BANA VAHYEDİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM! VE BEN, AÇIKÇA UYARAN BİR ELÇİDEN BAŞKASI DA DEĞİLİM." Ahkaf 9 (NOT: Bu ayetteki ilk cümle, diğer meallerde aşağı yukarı şu anlamda verilmiş; daha iyi anlamak için buraya alıyorum: "Ben Allahın Resullerinin ilki, geçmişte örneği, benzeri olmayan, yenilikler icat eden biri değilim.")


“De ki: "BEN SADECE SİZİN GİBİ BİR İNSANIM. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların!Fussilet 6


De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım iyilik ve güzelliği elbette çoğaltırdım. Bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." A’raf 188


“De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, tanrınızın bir tek tanrı olduğu bana vahyediliyor. O halde, Rabbine kavuşmayı uman, hayra ve barışa yönelik iş yapsın ve Rabbine ibadette hiç kimseyi O'na ortak koşmasın."” Kehf 110


“Küfre sapmış olanlar şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" SEN SADECE BİR UYARICISIN ve HER TOPLULUK İÇİN DOĞRUYU VE İYİYİ GÖSTEREN BİR ÖNDER VARDIR.”Rad 7


"De ki: "Ey insanlar, ben sizin için, açıklayıcı bir uyarıcıdan başkası değilim."" Hac 49


“Diriler de eşit olmaz, ölüler de. Allah dilediğine/dileyene işittirir. Ama sen, kabirlerdekilere işittiremezsin! SEN SADECE BİR UYARICISIN! Şu bir gerçek ki, biz seni hak ile bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinden bir uyarıcı gelip geçmemiş olsun.” Fatır (22-24). ayetler


“Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. …..” En’am 48

OKUMADAN ÖLMEYİN DEDİRTEN, EN ÇARPICI KUR'AN AYETLERİ

EBEDİ HUZURU BULABİLMEK İÇİN BİR PARÇA HUZURSUZLUĞA KATLANMAK GEREK! 
ALLAH'A VE AHİRETE GERÇEKTEN İNANIYORSAK, BİZİ NEYİN BEKLEDİĞİNİ BİLMEDEN YAŞAMAYALIM! 
(KUR'AN OKURKEN "İÇİNE ÜRPERTİ DÜŞEN"LERDEN OLABİLMEMİZ DUASIYLA...)

Mademki Kur'an okuyacağız, o halde ilk olarak şeytanın şerrinden Rabbimize sığınalım:

Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm.

"Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın!" Nahl 98

"... Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne oku!" Müzzemmil 4


ABESE SURESİ (33-42). AYETLER
33. Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiğinde,
34. Bir gün ki o, kişi öz kardeşinden kaçar,
35. Öz annesinden, öz babasından,
36. Eşinden, oğullarından,
37. O gün, onlardan her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır.
38. Yüzler vardır o gün, pırıl pırıl.
39. Gülen, müjdelerle parıldayan yüzler.
40. Ve yüzler vardır o gün toza-toprağa bulanmış.
41. Tozu-toprağı da bir is bürümüştür.
42. İşte bunlardır küfre sapanlar, kötülüğe batanlar.


FURKAN SURESİ (25-31). AYETLER
25. Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve melekler art arda indirilir.
26. O gün gerçek mülk ve yönetim Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür.
27. O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım."
28. "Ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim."
29. "Zikir/Kur'an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir."
30. Resul de şöyle der: "Ey Rabbİm! benİm toplumum, bu Kur'an'ı terk edİlmİş/ dışlanmış halde tuttular."
31. Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter.


NAZİAT SURESİ (34-46). AYETLER
34. O güç yetmez büyük felaket geldiğinde,
35. O gün insan, uğrunda gayret sarf ettiği şeyi hatırlar.
36. Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır.
37. Artık azmış olan,
38. Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan için,
39. Cehennem, barınağın ta kendisidir.
40. Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklanmış olan içinse,
41. Cennet, barınağın ta kendisidir.
42. O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?" diye.
43. Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
44. Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır.
45. Sen sadece, ondan korkanları uyaransın.
46. Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. 
(NOT: İğreti veya eğreti: geçici; belirli bir süre geçtikten sonra kaldırılacak olan)


ALA SURESİ

1. Rabbinin o yüce adını tespih et!

2. O ki yarattı, düzene koydu,

3. O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı.

4. O ki otlağı çıkardı,

5. Sonra da onu sellerin sürüklediği morarmış bir atık haline getirdi.

6. Seni/sana okutacağız da artık unutmayacaksın.

7. Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir.

8. Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız.

9. Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!

10. İçine ürperti düşen, öğüt alacaktır.

11. İçi kararmış bedbaht ise ondan kaçınacaktır.

12. En büyük ateşe girer o.

13. Sonra orada ne ölür ne de hayat bulur.

14. Benliğini arındıran/zekât veren, kurtuluşa gerçekten ermiştir.

15. Rabbinin adını anmış, namaz kılıp da dua etmiştir o.

16. Doğrusu şu ki, siz şu iğreti hayatı yeğliyorsunuz.

17. Oysaki sonraki hayat daha mutlu, daha kalıcıdır.

18. Hiç kuşkusuz, bu Kur'an, ilk sayfalarda da elbette vardır.

19. İbrahim'in ve Mûsa'nın sayfalarında.



YASİN SURESİ (51-62). AYETLER
51. Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.
52. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler."
53. Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
54. O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.
55. O gün cennet halkı, bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.
56. Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.
57. Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.
58. Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!
59. Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!
60. Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk ETMEYİN, o sİzİn İçİn açık bİr düşmandır!" demedim mi?
61. "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?
62. Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?


MÜMİNUN SURESİ (99-115). AYETLER
99. Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: "Rabbim, beni geri döndürün; 
100. Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım." Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.
101. Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy-sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.
102. Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar kurtulmuş olacaklardır.
103. Tartıları hafif gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar, sürekli cehennemde kalanlar olacaklardır.
104. Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.
105. "Ayetlerim size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"
106. Derler ki: "Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz."
107. "Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız."
108. Buyurur: "Yıkılıp gidin oraya, konuşmayın benimle!"
109. Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorken,
110. Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.
111. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.
112. Buyurur: "Yeryüzünde yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?"
113. Derler: "Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor."
114. Buyurdu: "Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız."
115. "Sizi, boş yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"


KAF SURESİ (16-35). AYETLER
16. Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.
17. Sağında ve solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır.
18. Bir söz sarf etmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zapt ediverir.
19. Ölüm sarhoşluğu hak olarak geldi. İşte bu, senin kaçıp durduğun şeydir.
20. Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür.
21. Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir.
22. Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin.
23. Yoldaşı şöyle der: "İşte yanımdaki, hazır!"
24. Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın!
25. Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi...
26. O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine!
27. Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."
28. Allah buyurdu: "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim."
29. "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem."
30. O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?" der.
31. Ve cennet, takva sahiplerine yaklaştırılmıştır; hiç uzak değildir.
32. İşte size vaat edilen budur. Allah'a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese...
33. Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese...
34. Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu.
35. Orada onlar için istedikleri her şey var. Katımızda ise dahası da var.


ZÜMER SURESİ (68-75). AYETLER
68.Sura üflenmiştir; Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar.
69.Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
70.Herkesin yapıp ettiğinin karşılığı tam verilir. O, onların neler yaptıklarını daha iyi bilmektedir.
71.İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldiler ama inkârcılar hakkında azap hükmü hak oldu."
72.Şöyle denilir: "Girin cehennemin kapılarından! Orada sürekli kalacaksınız. Büyüklük taslayanların barınağı ne de kötüymüş!"
73.Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!"
74.Onlar da şöyle derler: "Hamd olsun o Allah'a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!
75.Melekleri de arşın çevresini kuşatarak Rablerinin hamdiyle tespih eder halde görürsün. Aralarında hakla hüküm verilmiştir. Nihayet şöyle denir: Hamd alemlerin Rabbi'ne özgüdür!


HAKKA SURESİ (13-37). AYETLER
13. Sûra bir üfleyişle üflendiğinde,
14. Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
15. İşte o gün, olması gereken olmuştur.
16. Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
17. Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz taşır.
18. O gün arz olunursunuz; hiçbir saklınız-gizliniz kalmaz.
19. Öz kitabı sağından verilen: "İşte kitabım, okuyun!" der.
20. "Kendi hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten."
21. Artık o, hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.
22. Yüksek bir bahçe içindedir.
23. Devşirilmesi kolaydır onun.
24. Geçmiş günlerde sunduklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyin, için.
25. Öz kitabı sol taraftan verilene gelince o şöyle der: "Ah, ne olurdu, bana kitabım verilmeseydi!"
26. "Hesabımın ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım."
27. "Ah, ne olurdu, iş bitmiş olsaydı!"
28. "Hiçbir işime yaramadı malım."
29. "Sökülüp gitti benden saltanatım."
30. "Tutun onu, derhal bağlayın onu!"
31. "Sonra cehenneme sallayın onu!"
32. "Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!"
33. "Çünkü o, yüce Allah'a inanmıyordu."
34. "Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu."
35. "Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur."
36. "Yıkananların atık sularından başka yemek de yoktur."
37. "Ki o atık suyu sadece günahkârlar yer."


VAKIA SURESİ (1-56). AYETLER
1. O beklenen müthiş olay olduğunda,
2. Yoktur onun oluşunu yalanlayacak.
3. Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
4. Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında,
5. Dağlar bir serpilişle serpildiğinde,
6. Hepsi un-ufak olup dağılmıştır.
7. Ve sizler, üç çift/sınıf oluvermişsinizdir.
8. İşte uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
9. İşte şomluk ve bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?
10. Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler...
11. İşte onlardır YAKLAŞTIRILANLAR.
12. Nimetlerle dolu bahçelerdedirler.
13. Büyük kısmı öncekilerden,
14. Az bir kısmı da sonrakilerden.
15. Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde,
16. Onlar üstünde karşılıklı yan gelip yaslanırlar.
17. Gencecik uşaklar dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete adanmışlardır.
18. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
19. Ne başları döner ondan ne de akılları karışır.
20. Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden.
21. Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden.
22. Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü.
23. Titizlikle korunan inciler misali;
24. Yaptıklarına karşılık olarak.
25. Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey.
26. Sadece "selam, selam!" denir.
27. Uğur ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
28. Dikensiz kirazlar,
29. Meyve dizili muz ağaçları,
30. Uzayan gölgeler,
31. Akıp dökülen sular,
32. Birçok meyveler arasındadırlar.
33. Ne tükenir ne yasaklanır.
34. Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde.
35. Biz kadınları da güzel bir biçimde yeniden yaratmış,
36. Hepsini bakireler yapmışızdır,
37. Yaşıt cilveli dilberler halinde,
38. Uğur ve mutluluk yâranı için.
39. Bir bölümü öncekilerden.
40. Bir bölümü de sonrakilerden.
41. Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir şomluk ve uğursuzluk yâranı?
42. İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
43. Simsiyah bir gölge altındadırlar.
44. Ne serindir ne de cömert.
45. Çünkü şomluk yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
46. O büyük günah üzerinde ısrar edip dururlardı.
47. Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?"
48. "Önceki atalarımız da mı?"
49. De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."
50. Bilinen bir günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getireleceklerdir.
51. Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
52. Zakkumdan bir ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
53. Karınları dolduracaklar ondan,
54. Üzerine içecekler kaynar sudan,
55. Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
56. Din gününde ağırlanışları böyledir.


VAKIA SURESİ (83-96). AYETLER
83. Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman!
84. İşte o zaman siz bakakalırsınız!
85. Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
86. Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,
87. Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.
88. Eğer o, yaklaştırılanlardan ise;
89. Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
90. Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense,
91. "Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
92. Eğer yalanlayan sapıklardansa;
93. Kaynar sudan bir ziyafet,
94. Ve cehenneme salıverilme var ona.
95. İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek!
96. Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et!


MÜDDESSİR SURESİ (38-56). AYETLER
38. Her benlik öz kazancının bir karşılığıdır.
39. Uğur ve bereket yârânı müstesna.
40. Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar,
41. Suçlular hakkında:
42. "Sizi Sekar'a sürükleyen nedir?"
43. Cevap verdiler: "Namaz kılıp dua edenlerden değildik."
44. "Yoksulu yedirip doyurmuyorduk."
45. "Boş lakırdılara dalanlarla dalar giderdik."
46. "Din gününü yalanlıyorduk."
47. "Nihayet, tartışılmaz ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi."
48. Artık yarar sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.
49. Ne oluyor onlara da öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar?
50. Sağa-sola kaçışan yaban eşekleri gibidirler,
51. Arslandan ürkmüşlerdir.
52. İçlerinden her kişi de istiyor ki, kendisine açılıp saçılmış sayfalar verilsin.
53. Hayır, öyle şey olmaz! Doğrusu şu ki, âhiretten korkmuyorlar.
54. Hayır, iş, sandıkları gibi değil! O bir öğüt verici/bir düşündürücüdür.
55. Dileyen düşünür onu, öğüt alır.
56. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.


LEYL SURESİ
1. And olsun (yemin olsun) bürüyüp örttüğü zaman geceye,
2. Ve parıldadığı zaman gündüze,
3. And olsun (yemin olsun) erkeği de dişiyi de yaratana,
4. Ki sizin emek ve gayretiniz mutlaka dağınık ve parça parçadır.
5. Kim verir ve sakınırsa,
6. Ve güzeli doğrularsa,
7. Biz ona, en kolay olanı kolaylayacağız.
8. Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,
9. Ve güzelliği yalanlarsa,
10. Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.
11. Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.
12. Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir.
13. Sonrası da öncesi de sadece bizimdir.
14. Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım.
15. Sadece karanlık ruhlu azgın girer ona.
16. Yalanlamış, sırtını dönmüştü o.
17. İyice sakınan da ondan uzak tutulur.
18. O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.
19. Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
20. Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç.
21. Yakında mutlaka hoşnut olacaktır.


MEARİC SURESİ
1. Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu.
2. Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak.
3. Yükselme boyutlarının/derecelerinin sahibi Allah'tandır o.
4. Melekler ve Rûh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler O'na.
5. Artık güzel bir sabırla sabret!
6. Onlar onu çok uzak görüyorlar.
7. Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
8. O gün gök, erimiş bir maden gibi olur.
9. Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur.
10. En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.
11. Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
12. Eşini, kardeşini,
13. Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
14. Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip kendisini kurtarmayı ister.
15. Hayır, hayır! O, alevlenen bir ateştir.
16. Yakar-kavurur deriyi/koparıp götürür kolu-bacağı.
17. Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
18. Toplayıp kasada yığanı/depolayanı.
19. İşin gereği şu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız, tahammülsüz yaratılmıştır.
20. Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar bağırır.
21. Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının yararlanmasına engel olur.
22. Namaz kılıp dua edenler müstesna.
23. Bunlar, namazlarında süreklidirler.
24. Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
25. Yoksul ve yoksun için.
26. Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar.
27. Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.
28. Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır.
29. Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar.
30. Ancak onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar.
31. Kim bunun ötesini isterse, işte böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir.
32. Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar.
33. Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.
34. Ve bunlar, namazlarını-dualarını korurlar.
35. İşte bunlar cennetlerde ikram göreceklerdir.
36. O nankörlere ne oluyor ki, sana doğru, o yandan, bu yandan boyunlarını uzatarak geliyorlar;
37. Sağdan ve soldan parçalar halinde.
38. Onlardan her biri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor?
39. Hayır, ummasınlar! Gerçek şu ki biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
40. İş onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz gerçekten gücü yetenleriz;
41. Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye... Ve biz önüne geçilebilecekler değiliz.
42. Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.
43. O gün, kabirlerden fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider gibidirler.
44. Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.


MERYEM SURESİ (66-76). AYETLER

66. Diyor ki insan: "Öldüğüm zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"

67. Hatırlamıyor mu insan; o daha önce hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.

68. Rabbine yemin olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.

69. Sonra her gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları ayıracağız.

70. Elbette ki biz, oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.

71. İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir hükümdür.

72. Sonra biz, korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.

73. Onlara ayetlerimiz açık-seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?"

74. Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.

75. De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."

76. Allah, doğru yolda olanların hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler, Rabbin katında sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.



İNFİTAR SURESİ
1. Gök çatlayıp yarıldığı zaman,
2. Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,
3. Denizler fışkırtıldığı zaman,
4. Kabirler deşildiği zaman,
5. Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da.
6. Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?!
7. Rabbin ki seni yarattı, düzgün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi.
8. Dilediği herhangi bir biçimde seni oluşturdu.
9. Hayır, sanıldığı gibi değil! Siz dini yalanlıyorsunuz.
10. Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var.
11. Çok değerli yazıcılar,
12. Bilirler yapmakta olduğunuzu.
13. Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,
14. Kötülerse cehennemin ta ortasında.
15. Din günü girerler oraya.
16. Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.
17. Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
18. Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
19. Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır!


İNŞİKAK SURESİ
1. Gök yarılıp parçalandığı,
2. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
3. Ve yer uzatıldığı,
4. Ve içindekini atıp boşaldığı,
5. Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
6. Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın!
7. O zaman kitabı sağdan verilen,
8. Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,
9. Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.
10. Kitabı arka tarafından verilen,
11. Bir ölüm çağıracak,
12. Ve korkunç ateşe girecektir.
13. O, ailesi içinde sevinçli idi.
14. Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı.
15. Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi.
16. İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,
17. Geceye ve derlediğine,
18. Toparlandığı zaman Ay'a,
19. Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.
20. Peki onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?!
21. Karşılarında Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.
22. Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar.
23. Allah, içlerinde sakladıklarını çok iyi biliyor.
24. O halde, onlara acıklı bir azap muştula!
25. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar müstesnadır. Onlar için kesintisiz bir ödül vardır.


FECR SURESİ
1. And olsun (yemin olsun) tan yerinin ağarma vaktine,
2. On geceye,
3. Çifte ve teke,
4. Yola koyulduğu zaman geceye.
5. Nasıl, bunlarda akıl sahibi için bir yemin var mı?
6. Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine?
7. Sütunlarla dolu İrem'e,
8. Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
9. Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine?
10. Ve kazıklar sahibi Firavun'a.
11. Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi.
12. Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.
13. Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi.
14. Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir/tam bir biçimde gözetlemektedir.
15. İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!" der.
16. Ama Rabbi onu sıkıntıya uğratıp rızkını ölçüye bağlarsa: "Rabbim bana ihanet etti!" der.
17. Doğrusu şu ki, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
18. Yoksulun doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz.
19. Mirası derleyip toplayıp yiyorsunuz.
20. Malı, devşirip depolatacak bir sevgiyle seviyorsunuz.
21. İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale getirildiğinde,
22. Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde,
23. O gün cehennem de getirilir. İşte o gün düşünüp anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona ne yararı var!
24. Der ki: "Keşke şu hayatım için önden bir şeyler gönderseydim."
25. O gün hiç kimse O'nun azabı gibi azap edemez.
26. Ve hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibi bağ vuramaz.
27. Ey sükûna kavuşmuş benlik!
28. Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak!
29. Gir kullarımın arasına!
30. Gir cennetime!


SAFFAT SURESİ (15-33). AYETLER

15. Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."

16. "Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"

17. "Önceki atalarımız da mı?"

18. De ki: "Evet! Ve siz de! Aşağılanmış, ezilmiş olarak."

19. Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.

20. Şöyle derler: "Vay başımıza! Din günüdür bu!"

21. O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu.

22. Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O tapınıp durmuş olduklarını da toplayın:

23. Allah'tan başka tapınmış olduklarını. Sürün onları cehennemin yoluna.

24. Durdurun onları, çünkü hepsi sorguya çekilecekler.

25. Neniz var da birbirinize yardım etmiyorsunuz?

26. Edemezler! Bugün hepsi teslim bayrağını çekmiş durumdadır.

27. Birbirlerine dönerek bir şeyler sorup duruyorlar.

28. Dediler: "Siz bize sağ taraftan geliyordunuz."

29. Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?"

30. "Bizim size karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir topluluktunuz."

31. "Rabbimizin sözü üzerimize hak oldu. Tadacağımızı elbette tadacağız."

32. "Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."

33. Onlar o gün azap içinde ortaklık kurmuşlardır.

(Not: Sulta: yaptırım gücü; yaptırma ya da yasaklama gücü ya da hakkı)



MÜMİNUN SURESİ (1-11). AYETLER
1. Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.
2. Namazlarında huşû sahipleridir onlar.
3. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.
4. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar.
5. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar.
6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
8. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
9. Namazlarını korumaya devam ederler onlar.
10. İşte bunlardır mirasçı olanlar;
11. Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sonsuza dek kalırlar.


BAKARA SURESİ 255. AYET (AYETEL KÜRSİ)
Allah'tan başka ilah yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır.
Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku.
Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur.
O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir!
O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!...
İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar.
O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır.
Göklerin ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez.
Aliyy'dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.



KASAS SURESİ (76-83). AYETLER
76. Şu da bir gerçek ki Karun, Mûsa kavmindendi. Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak, kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez."
77. "Allah'ın sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları sevmez."
78. O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz.
79. Karun, süsü-püsü içinde toplumunun karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o, çok nasİplİ bİr adam!"
80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar olsun size! İman edİp hayra ve barışa yönelİk İş yapan kİşİ İçİn Allah'ın VERECEĞİ karşılık daha üstündür. Ama buna, sadece sabredenler ulaştırılır."
81. Nihayet, Karun'u da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi.
82. Akşam onun mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı. Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar."
83. İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.



İNŞİRAH SURESİ
1. Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!
2. İndirmedik mi üzerinden ağır yükünü!
3. Ki o, belini çatırdatmıştı senin.
4. Ve yüceltmedik mi senin şanını!
5. Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var!
6. Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!
7. Öyleyse, boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!
8. Ve yalnız Rabbine yönelip doğrul!

ŞİMDİ DE HUZUR VEREN AYETLER OKUMAK İSTER MİSİNİZ?- TIKLAYINIZ