EBEDİ
HUZURU BULABİLMEK İÇİN BİR PARÇA HUZURSUZLUĞA KATLANMAK GEREK!
ALLAH'A VE AHİRETE GERÇEKTEN İNANIYORSAK, BİZİ NEYİN
BEKLEDİĞİNİ BİLMEDEN YAŞAMAYALIM!
(KUR'AN OKURKEN "İÇİNE ÜRPERTİ DÜŞEN"LERDEN OLABİLMEMİZ DUASIYLA...)
Mademki
Kur'an okuyacağız, o halde ilk olarak şeytanın şerrinden Rabbimize sığınalım:
Eûzu billahi
mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm.
"Kur'an'ı
okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın!" Nahl 98
"... Ve Kur'an'ı ağır ağır, düşüne düşüne
oku!" Müzzemmil 4
ABESE
SURESİ (33-42). AYETLER
33.
Şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses
geldiğinde,
34.
Bir gün ki o, kişi
öz kardeşinden kaçar,
35.
Öz annesinden,
öz babasından,
36.
Eşinden,
oğullarından,
37.
O gün, onlardan
her kişinin kendisine yetecek bir uğraşı vardır.
38.
Yüzler vardır o gün, pırıl pırıl.
39.
Gülen,
müjdelerle parıldayan yüzler.
40.
Ve yüzler vardır
o gün toza-toprağa bulanmış.
41.
Tozu-toprağı da bir
is bürümüştür.
42.
İşte bunlardır küfre
sapanlar, kötülüğe batanlar.
FURKAN
SURESİ (25-31). AYETLER
25.
Gün olur, gök, bulutlarla yarılır ve
melekler art arda indirilir.
26.
O gün gerçek mülk ve yönetim
Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür.
27.
O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek
ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol
tutsaydım."
28.
"Ah, ne
olurdu, falancayı dost edinmeseydim."
29.
"Zikir/Kur'an
bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil
edicidir."
30.
Resul de şöyle der: "Ey Rabbİm! benİm toplumum, bu Kur'an'ı terk
edİlmİş/ dışlanmış halde tuttular."
31.
Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
NAZİAT
SURESİ (34-46). AYETLER
34.
O güç yetmez büyük felaket geldiğinde,
35.
O gün insan, uğrunda gayret sarf ettiği şeyi hatırlar.
36.
Gören kişi için cehennem apaçık ortaya çıkarılmıştır.
37.
Artık azmış olan,
38.
Ve iğreti hayatı yeğlemiş olan
için,
39.
Cehennem, barınağın ta kendisidir.
40.
Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklanmış olan içinse,
41.
Cennet, barınağın ta
kendisidir.
42.
O saatten soruyorlar sana, "gelip demir atması ne zaman?"
diye.
43.
Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
44.
Ona ilişkin bilginin sonu Rabbine varır.
45.
Sen sadece, ondan korkanları uyaransın.
46.
Onu gördükleri gün onlar, dünyada
sanki bir akşam veya onun
kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.
(NOT: İğreti veya eğreti: geçici; belirli bir süre geçtikten sonra kaldırılacak olan)
ALA
SURESİ
1.
Rabbinin o yüce adını tespih et!
2.
O ki yarattı, düzene koydu,
3.
O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı.
4.
O ki otlağı çıkardı,
5.
Sonra da onu sellerin sürüklediği morarmış bir atık haline getirdi.
6.
Seni/sana okutacağız da artık unutmayacaksın.
7.
Allah'ın dilediği müstesna. O, açıklananı da gizleneni de bilir.
8. Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız.
9.
Eğer hatırlatmak yarar sağlarsa hatırlat/öğüt ver!
10.
İçine ürperti düşen, öğüt alacaktır.
11.
İçi kararmış bedbaht ise ondan kaçınacaktır.
12.
En büyük ateşe girer o.
13.
Sonra orada ne ölür ne de hayat bulur.
14.
Benliğini arındıran/zekât veren, kurtuluşa gerçekten
ermiştir.
15.
Rabbinin adını anmış, namaz kılıp da dua etmiştir o.
16.
Doğrusu şu ki, siz şu iğreti hayatı yeğliyorsunuz.
17.
Oysaki sonraki hayat daha mutlu, daha kalıcıdır.
18.
Hiç kuşkusuz, bu Kur'an,
ilk sayfalarda da elbette vardır.
19.
İbrahim'in ve Mûsa'nın sayfalarında.
YASİN
SURESİ (51-62). AYETLER
51.
Sûra
üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.
52.
Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan?
Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler."
53.
Topu topu korkunç titreşimli bir tek
ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
54.
O gün hiçbir
canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler, sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.
55.
O gün cennet halkı, bir uğraş içinde
eğlenip ferahlamaktadır.
56.
Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde,
koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.
57.
Orada kendileri
için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.
58.
Rahîm Rab'den
bir de sözlü selam!
59.
Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!
60.
Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk ETMEYİN, o sİzİn İçİn açık bİr düşmandır!" demedim mi?
61.
"Bana
ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?
62.
Yemin olsun, şeytan,
içinizden birçok nesli saptırmıştı. Aklınızı hiç
işletmiyor muydunuz?
MÜMİNUN
SURESİ (99-115). AYETLER
99.
Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde
şöyle der: "Rabbim, beni geri döndürün;
100.
Döndürün ki, o
arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım." Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde,
dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.
101.
Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık
soy-sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini
soruşturamazlar da.
102.
Artık kimin tartıları ağır gelirse onlar kurtulmuş olacaklardır.
103.
Tartıları hafif
gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar,
sürekli cehennemde kalanlar olacaklardır.
104.
Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.
105.
"Ayetlerim
size okunmadı mı?" Ve siz onları yalanlamıyor muydunuz?"
106.
Derler ki: "Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı. Sapıp gitmiş bir
topluluk olduk biz."
107.
"Rabbimiz,
çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler
olacağız."
108.
Buyurur: "Yıkılıp gidin oraya, konuşmayın benimle!"
109.
Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz,
inandık; affet bizi, acı bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın"
diyorken,
110.
Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size unutturdular. Siz onlara hep
gülüyordunuz.
111.
Bugün onlara
ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim. Başarıya erip kurtulanlar,
onlardır.
112.
Buyurur: "Yeryüzünde
yıllar sayısıyla ne kadar kaldınız?"
113.
Derler:
"Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara sor."
114.
Buyurdu:
"Sadece birazcık kaldınız. Keşke biliyor olsaydınız."
115.
"Sizi, boş
yere yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"
KAF
SURESİ (16-35). AYETLER
16.
Yemin olsun ki, insanı biz yarattık.
Nefsinin ona
neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah
damarından daha yakınız.
17.
Sağında ve
solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır.
18.
Bir söz sarf
etmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zapt ediverir.
19.
Ölüm sarhoşluğu hak
olarak geldi. İşte bu, senin kaçıp durduğun şeydir.
20.
Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür.
21.
Her benlik,
yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir.
22.
Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik.
Bugün gözün keskin mi keskin.
23.
Yoldaşı şöyle der: "İşte yanımdaki, hazır!"
24.
Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın!
25.
Durmadan hayrı
engelleyeni, azgını, işkilciyi...
26.
O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah
koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine!
27.
Yoldaşı dedi
ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi,
dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."
28.
Allah buyurdu: "Huzurumda
çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim."
29.
"Benim
huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem."
30.
O gün cehenneme: "Doldun mu?"
deriz. O ise: "Daha yok mu?" der.
31.
Ve cennet, takva sahiplerine
yaklaştırılmıştır; hiç uzak değildir.
32.
İşte size vaat
edilen budur. Allah'a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese...
33.
Görmediği halde
Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese...
34.
Esenlikle girin
oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu.
35.
Orada onlar için istedikleri her şey
var. Katımızda ise dahası da var.
ZÜMER
SURESİ (68-75). AYETLER
68.Sura üflenmiştir;
Allah'ın dilediği kimseler dışında göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp
yere yıkılmıştır. Sonra sura bir daha üflenmiştir. İşte
hepsi ayağa kalkmış bakıyorlar.
69.Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap
ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar
asla haksızlığa uğratılmazlar.
70.Herkesin yapıp
ettiğinin karşılığı tam verilir. O, onların neler yaptıklarını daha iyi
bilmektedir.
71.İnkâr edenler bölük
bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır
ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size,
içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve
sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldiler ama inkârcılar hakkında azap
hükmü hak oldu."
72.Şöyle denilir: "Girin cehennemin
kapılarından! Orada sürekli kalacaksınız. Büyüklük
taslayanların barınağı ne de kötüymüş!"
73.Rablerinden
korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya
geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri
onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz.
Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!"
74.Onlar da şöyle derler: "Hamd olsun o
Allah'a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!
75.Melekleri de arşın çevresini kuşatarak
Rablerinin hamdiyle tespih eder halde görürsün. Aralarında hakla hüküm verilmiştir. Nihayet şöyle denir: Hamd alemlerin Rabbi'ne özgüdür!
HAKKA
SURESİ (13-37). AYETLER
13.
Sûra bir üfleyişle üflendiğinde,
14.
Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde,
15.
İşte o gün, olması gereken olmuştur.
16.
Gök yarılmıştır. O gün o, lime lime sarkmıştır.
17.
Melek de onun kenarlarındadır. Rabbinin arşını, o gün onların üstündeki sekiz
taşır.
18.
O gün arz olunursunuz; hiçbir
saklınız-gizliniz kalmaz.
19.
Öz kitabı
sağından verilen: "İşte kitabım, okuyun!" der.
20.
"Kendi
hesabıma kavuşacağımı sezmiştim zaten."
21.
Artık o,
hoşnutluk veren bir yaşayış içindedir.
22.
Yüksek bir bahçe içindedir.
23.
Devşirilmesi kolaydır onun.
24.
Geçmiş günlerde sunduklarınızın
karşılığı olarak afiyetle yiyin, için.
25.
Öz kitabı sol
taraftan verilene gelince o şöyle der: "Ah,
ne olurdu, bana kitabım verilmeseydi!"
26.
"Hesabımın
ne olduğunu hiç bilmemiş olsaydım."
27.
"Ah, ne
olurdu, iş bitmiş olsaydı!"
28.
"Hiçbir işime yaramadı malım."
29.
"Sökülüp gitti benden
saltanatım."
30.
"Tutun onu, derhal bağlayın onu!"
31.
"Sonra cehenneme sallayın onu!"
32.
"Sonra, boyu yetmiş arşın olan bir zincirde yollayın onu!"
33.
"Çünkü o,
yüce Allah'a inanmıyordu."
34.
"Yoksulu
doyurmaya özendirmiyordu."
35.
"Bugün onun için burada bir sıcak
dost yoktur."
36.
"Yıkananların
atık sularından başka yemek de yoktur."
37.
"Ki o atık
suyu sadece günahkârlar yer."
VAKIA
SURESİ (1-56). AYETLER
1.
O beklenen
müthiş olay olduğunda,
2.
Yoktur onun
oluşunu yalanlayacak.
3.
Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
4.
Yerküre bir sarsılışla sarsıldığında,
5.
Dağlar bir serpilişle serpildiğinde,
6.
Hepsi un-ufak olup dağılmıştır.
7.
Ve sizler, üç
çift/sınıf oluvermişsinizdir.
8.
İşte uğur ve
mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
9.
İşte şomluk ve
bunalım yâranı. Nedir şomluk ve bunalım yâranı?
10.
Ve oluşta önde gidenler, yarışta önde gidenler...
11.
İşte onlardır YAKLAŞTIRILANLAR.
12.
Nimetlerle dolu
bahçelerdedirler.
13.
Büyük kısmı
öncekilerden,
14.
Az bir kısmı
da sonrakilerden.
15. Süslü, nakışlı tahtlar üzerinde,
16. Onlar üstünde karşılıklı yan gelip
yaslanırlar.
17. Gencecik uşaklar
dolanır çevrelerinde. Sürekli hizmete
adanmışlardır.
18. Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından
içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde.
19. Ne başları döner ondan ne de akılları
karışır.
20. Ve meyveler, gönüllerince seçtiklerinden.
21. Ve kuş eti iştahlarınca beğendiklerinden.
22. Ve genç kadınlar, iri ve siyah gözlü.
23. Titizlikle korunan inciler misali;
24. Yaptıklarına
karşılık olarak.
25. Ne boş bir laf
işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey.
26. Sadece
"selam, selam!" denir.
27.
Uğur
ve mutluluk yâranı. Nedir uğur ve mutluluk yâranı?
28.
Dikensiz
kirazlar,
29.
Meyve dizili muz
ağaçları,
30.
Uzayan gölgeler,
31.
Akıp dökülen sular,
32.
Birçok
meyveler arasındadırlar.
33.
Ne tükenir ne
yasaklanır.
34.
Yükseğe yerleştirilmiş döşekler içinde.
35.
Biz kadınları da güzel bir biçimde
yeniden yaratmış,
36.
Hepsini bakireler yapmışızdır,
37.
Yaşıt cilveli dilberler halinde,
38.
Uğur ve mutluluk yâranı için.
39.
Bir bölümü öncekilerden.
40.
Bir bölümü de
sonrakilerden.
41.
Ve şomluk ve uğursuzluk yâranı. Nedir
şomluk ve uğursuzluk yâranı?
42.
İliklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
43.
Simsiyah bir gölge altındadırlar.
44.
Ne serindir ne de cömert.
45.
Çünkü şomluk
yâranı, bundan önce servet ve refahla şımaranlardı.
46.
O büyük günah üzerinde ısrar edip
dururlardı.
47.
Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi,
toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden
diriltileceğiz?"
48.
"Önceki atalarımız da mı?"
49.
De ki:
"Öncekiler de sonrakiler de."
50.
Bilinen bir
günün buluşma vakti/buluşma yerinde mutlaka biraraya getireleceklerdir.
51.
Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
52.
Zakkumdan bir
ağaçtan mutlaka yiyeceksiniz/yiyecekler.
53.
Karınları dolduracaklar ondan,
54.
Üzerine içecekler kaynar sudan,
55.
Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi
içecekler.
56.
Din gününde
ağırlanışları böyledir.
VAKIA
SURESİ (83-96). AYETLER
83.
Ya o canın
boğaza gelip dayandığı zaman!
84.
İşte o zaman siz
bakakalırsınız!
85.
Biz ona sizden
daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
86.
Madem ceza görmeyecek kişilersiniz,
87.
Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri
çevirsenize.
88.
Eğer o, yaklaştırılanlardan
ise;
89.
Rahatlık, güzel
rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona.
90.
Eğer kutlu,
uğurlu kişilerdense,
91.
"Selam sana
kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona.
92.
Eğer yalanlayan
sapıklardansa;
93.
Kaynar sudan bir ziyafet,
94.
Ve cehenneme salıverilme var ona.
95.
İşte budur, o
tartışmasız, o kesin gerçek!
96.
Artık, o yüce
Rabbinin adını tespih et!
MÜDDESSİR
SURESİ (38-56). AYETLER
38.
Her benlik öz kazancının bir
karşılığıdır.
39.
Uğur ve bereket yârânı müstesna.
40.
Bahçelerdedirler. Birbirlerine
soruyorlar,
41.
Suçlular hakkında:
42.
"Sizi Sekar'a sürükleyen
nedir?"
43.
Cevap verdiler: "Namaz
kılıp dua edenlerden değildik."
44.
"Yoksulu
yedirip doyurmuyorduk."
45.
"Boş
lakırdılara dalanlarla dalar giderdik."
46.
"Din gününü
yalanlıyorduk."
47.
"Nihayet, tartışılmaz
ve karşı çıkılmaz bilgi önümüze dikildi."
48.
Artık yarar
sağlamaz onlara şefaatçilerin şefaati.
49.
Ne oluyor onlara
da öğüt verip düşündüren şeyden yüz çeviriyorlar?
50.
Sağa-sola kaçışan yaban eşekleri
gibidirler,
51.
Arslandan ürkmüşlerdir.
52.
İçlerinden her kişi de istiyor ki, kendisine açılıp saçılmış sayfalar verilsin.
53.
Hayır, öyle şey olmaz! Doğrusu şu ki, âhiretten korkmuyorlar.
54.
Hayır, iş, sandıkları
gibi değil! O bir öğüt verici/bir düşündürücüdür.
55.
Dileyen düşünür
onu, öğüt alır.
56.
Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında,
öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.
LEYL
SURESİ
1.
And olsun (yemin olsun) bürüyüp örttüğü zaman geceye,
2.
Ve parıldadığı zaman gündüze,
3.
And olsun (yemin olsun) erkeği de dişiyi de yaratana,
4.
Ki sizin emek ve gayretiniz mutlaka dağınık ve parça
parçadır.
5.
Kim verir ve sakınırsa,
6.
Ve güzeli doğrularsa,
7.
Biz ona, en kolay olanı kolaylayacağız.
8.
Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür,
9.
Ve güzelliği yalanlarsa,
10.
Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz.
11.
Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır.
12.
Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece
bizim işimizdir.
13.
Sonrası da öncesi de sadece bizimdir.
14.
Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım.
15.
Sadece karanlık ruhlu azgın girer ona.
16.
Yalanlamış, sırtını dönmüştü o.
17.
İyice sakınan da
ondan uzak tutulur.
18.
O ki, temizlenip arınsın diye malını verir.
19.
Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin
ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
20.
Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç.
21.
Yakında mutlaka hoşnut olacaktır.
MEARİC
SURESİ
1.
Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu.
2. Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu
savacak.
3.
Yükselme boyutlarının/derecelerinin sahibi Allah'tandır o.
4.
Melekler ve Rûh, miktarı ellibin yıl olan bir günde yükselirler O'na.
5.
Artık güzel bir sabırla sabret!
6.
Onlar onu çok uzak görüyorlar.
7.
Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
8.
O gün gök, erimiş bir maden gibi olur.
9.
Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur.
10.
En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir
dost bir dostundan bir şey isteyemez.
11.
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün
azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
12.
Eşini, kardeşini,
13.
Kendisini kucaklayıp barındıran ailesini.
14.
Ve yeryüzündeki insanların tümünü fidye verip
kendisini kurtarmayı ister.
15.
Hayır, hayır! O, alevlenen bir ateştir.
16.
Yakar-kavurur deriyi/koparıp götürür kolu-bacağı.
17.
Çağırır, sırtını dönüp uzaklaşanı,
18.
Toplayıp kasada yığanı/depolayanı.
19.
İşin gereği şu ki insan; aceleci, hırslı, sabırsız,
tahammülsüz yaratılmıştır.
20.
Kendisine kötülük/hoşnutsuzluk dokununca basar
bağırır.
21.
Kendisine hayır ve nimet ulaşınca ondan başkalarının
yararlanmasına engel olur.
22.
Namaz kılıp dua edenler müstesna.
23.
Bunlar, namazlarında süreklidirler.
24.
Bunların mallarında belirli bir hak vardır:
25.
Yoksul ve yoksun için.
26.
Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar.
27.
Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler.
28.
Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır.
29.
Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar.
30.
Ancak onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda
kınanamazlar.
31.
Kim bunun ötesini isterse, işte böyleleri sınırı
aşanların ta kendileridir.
32.
Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine
sadık kalırlar.
33.
Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar.
34.
Ve bunlar, namazlarını-dualarını korurlar.
35.
İşte bunlar cennetlerde ikram göreceklerdir.
36.
O nankörlere ne oluyor ki, sana doğru, o yandan, bu yandan boyunlarını
uzatarak geliyorlar;
37.
Sağdan ve soldan parçalar halinde.
38.
Onlardan her biri nimet bahçesine konulacağını mı umuyor?
39.
Hayır, ummasınlar! Gerçek şu ki biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
40.
İş onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki,
biz gerçekten gücü yetenleriz;
41.
Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye... Ve biz önüne
geçilebilecekler değiliz.
42.
Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için
belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar.
43.
O gün, kabirlerden fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider
gibidirler.
44.
Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat
edilmiş olan.
MERYEM
SURESİ (66-76). AYETLER
66.
Diyor ki insan: "Öldüğüm
zaman diri olarak tekrar çıkarılacak mıyım?"
67.
Hatırlamıyor mu insan; o daha önce
hiçbir şey değilken, onu biz yarattık.
68.
Rabbine yemin
olsun ki; onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra hepsini diz
çökmüş halde cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.
69.
Sonra her
gruptan, Rahman'a karşı kafa tutmada daha şiddetli davrananlar kimlerse, onları
ayıracağız.
70.
Elbette ki biz,
oraya girmeye daha layık olanların kimler olduğunu herkesten iyi biliriz.
71.
İçinizden
oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbin üzerinde kesinleşmiş bir
hükümdür.
72.
Sonra biz,
korunup sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de
orada dizleri üzerinde çökmüş bırakacağız.
73.
Onlara ayetlerimiz açık-seçik
okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?"
74.
Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik
ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar.
75.
De ki: "Her
kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine
vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü,
taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler."
76.
Allah, doğru
yolda olanların hidayetini artırır. Barışa ve hayra yönelik kalıcı işler,
Rabbin katında sevapça daha üstün, sonuç bakımından daha hayırlıdır.
İNFİTAR
SURESİ
1.
Gök çatlayıp yarıldığı zaman,
2.
Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,
3.
Denizler fışkırtıldığı zaman,
4.
Kabirler deşildiği zaman,
5.
Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini
de arkaya bıraktığını da.
6.
Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Rabbine karşı
seni aldatıp gururlu kılan nedir?!
7.
Rabbin ki seni
yarattı, düzgün
hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi.
8.
Dilediği herhangi bir
biçimde seni oluşturdu.
9.
Hayır, iş sanıldığı
gibi değil! Siz dini yalanlıyorsunuz.
10.
Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde
koruyucular-bekçiler var.
11.
Çok değerli yazıcılar,
12.
Bilirler yapmakta olduğunuzu.
13.
Şu da kuşkusuz: İyiler tam bir nimet içindedir,
14.
Kötülerse cehennemin ta ortasında.
15.
Din günü girerler oraya.
16.
Onlar ondan, görülmeyecek şekilde uzaklaşmış değillerdir.
17.
Din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
18.
Evet, din gününün ne olduğunu sana bildiren nedir?
19.
Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için
hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır!
İNŞİKAK
SURESİ
1.
Gök yarılıp parçalandığı,
2.
Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
3.
Ve yer uzatıldığı,
4.
Ve içindekini atıp boşaldığı,
5.
Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman!
6.
Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek,
sonunda O'na kavuşacaksın!
7.
O zaman kitabı sağdan verilen,
8.
Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,
9.
Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.
10.
Kitabı arka tarafından verilen,
11.
Bir ölüm çağıracak,
12.
Ve korkunç ateşe girecektir.
13.
O, ailesi içinde sevinçli idi.
14.
Daha düşkün bir konuma asla geçmeyeceğini sanmıştı.
15.
Hayır! Rabbi onu iyice görmekteydi.
16.
İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına,
17.
Geceye ve derlediğine,
18.
Toparlandığı zaman Ay'a,
19.
Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.
20.
Peki onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?!
21.
Karşılarında Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.
22.
Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar.
23.
Allah, içlerinde sakladıklarını çok iyi biliyor.
24.
O halde, onlara acıklı bir azap muştula!
25.
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar
müstesnadır.
Onlar için
kesintisiz bir ödül vardır.
FECR
SURESİ
1.
And olsun (yemin olsun) tan yerinin ağarma vaktine,
2.
On geceye,
3.
Çifte ve teke,
4.
Yola koyulduğu zaman geceye.
5.
Nasıl, bunlarda akıl sahibi için bir yemin var mı?
6.
Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine?
7.
Sütunlarla dolu İrem'e,
8.
Ki beldeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
9.
Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine?
10.
Ve kazıklar sahibi Firavun'a.
11.
Bunlar, ülkelerde azıp zulmetmişlerdi.
12.
Ve oralarda bozgunu çoğaltmışlardı.
13.
Bu yüzden Rabbin, üzerlerine azap kamçısını yağdırıverdi.
14.
Çünkü Rabbin tam gözetleme yerindedir/tam bir biçimde gözetlemektedir.
15.
İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona
cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!"
der.
16.
Ama Rabbi onu sıkıntıya uğratıp rızkını ölçüye
bağlarsa: "Rabbim bana ihanet etti!" der.
17.
Doğrusu şu ki, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
18.
Yoksulun doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz.
19. Mirası derleyip toplayıp yiyorsunuz.
20.
Malı, devşirip depolatacak bir sevgiyle
seviyorsunuz.
21.
İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp dümdüz hale
getirildiğinde,
22.
Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde,
23.
O gün cehennem de getirilir. İşte o gün düşünüp
anlar insan. Ama düşünüp hatırlamanın ona
ne yararı var!
24.
Der ki: "Keşke şu hayatım için önden bir
şeyler gönderseydim."
25.
O gün hiç kimse O'nun azabı gibi azap edemez.
26.
Ve hiç kimse O'nun vurduğu bağ gibi bağ vuramaz.
27.
Ey sükûna kavuşmuş benlik!
28.
Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak!
29.
Gir kullarımın arasına!
30.
Gir cennetime!
SAFFAT
SURESİ (15-33). AYETLER
15.
Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."
16.
"Öldüğümüz, toprak ve kemik haline
geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"
17.
"Önceki atalarımız da mı?"
18.
De ki: "Evet! Ve siz de! Aşağılanmış, ezilmiş olarak."
19.
Müthiş bir komut
sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.
20.
Şöyle derler: "Vay
başımıza! Din günüdür bu!"
21.
O yalanlayıp
durduğunuz ayrım günüdür bu.
22.
Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O
tapınıp durmuş olduklarını da toplayın:
23.
Allah'tan başka tapınmış olduklarını.
Sürün onları cehennemin yoluna.
24.
Durdurun onları,
çünkü hepsi sorguya çekilecekler.
25.
Neniz var da
birbirinize yardım etmiyorsunuz?
26.
Edemezler!
Bugün hepsi teslim bayrağını çekmiş durumdadır.
27.
Birbirlerine dönerek bir şeyler sorup
duruyorlar.
28.
Dediler: "Siz
bize sağ taraftan geliyordunuz."
29.
Ötekiler dediler: "Hayır, siz zaten inanmıyordunuz?"
30.
"Bizim size
karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir topluluktunuz."
31.
"Rabbimizin sözü üzerimize hak
oldu. Tadacağımızı elbette tadacağız."
32.
"Sizi
saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."
33.
Onlar o gün azap
içinde ortaklık kurmuşlardır.
(Not: Sulta: yaptırım gücü; yaptırma ya da yasaklama gücü ya da hakkı)
MÜMİNUN
SURESİ (1-11). AYETLER
1.
Hiç kuşku yok, kurtulmuştur
müminler.
2.
Namazlarında
huşû sahipleridir onlar.
3.
Boş ve lüzumsuz sözden yüz
çevirmişlerdir onlar.
4.
Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar.
5.
Cinsiyet organlarını/ırzlarını
koruyanlardır onlar.
6.
Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip
bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
7.
Kim bundan ötesini isterse, işte onlar,
sınırı aşanlardır.
8.
O müminler, emanetlerine, ahitlerine
saygı duyup sahip çıkanlardır.
9.
Namazlarını
korumaya devam ederler onlar.
10.
İşte bunlardır mirasçı olanlar;
11.
Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar,
onda sonsuza dek kalırlar.
BAKARA
SURESİ 255. AYET (AYETEL KÜRSİ)
Allah'tan
başka ilah yok.
Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır.
Ne
gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku.
Göklerde
ne var, yerde ne varsa yalnız O'nundur.
O'nun
huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir!
O,
insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!...
İnsanlar
O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp
kuşatamazlar.
O'nun
kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır.
Göklerin
ve yerin korunması O'na hiç de zor gelmez.
Aliyy'dir
O, yüceliği sınırsızdır; Azim'dir O, büyüklüğü sınırsızdır.
KASAS
SURESİ (76-83). AYETLER
76.
Şu da bir gerçek ki Karun, Mûsa
kavmindendi. Onlara karşı şımarıklık/azgınlık yaptı.
Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını taşımak,
kuvvetli bir grubu bile zorluyordu. Kavmi ona şöyle demişti: "Şımarma, çünkü Allah, şımaranları sevmez."
77.
"Allah'ın
sana verdikleri içinde âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın
sana güzel davrandığı gibi sen de güzel davran/Allah'ın
sana lütufta bulunduğu gibi sen de lütufta bulun. Yeryüzünde fesat
isteyip durma, çünkü Allah fesat peşinde koşanları
sevmez."
78.
O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim
sayesinde verildi." Peki o
bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca
daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının
ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz.
79.
Karun, süsü-püsü içinde toplumunun
karşısına çıktı. Şu iğreti dünya hayatını amaçlayanlar
dediler ki: "Ah, Karun'a verilenin bir
benzeri bize de verilseydi. Gerçekten o,
çok nasİplİ bİr adam!"
80.
Kendilerine ilim
verilmiş olanlar şöyle demişti: "Yazıklar
olsun size! İman edİp hayra ve barışa
yönelİk İş yapan kİşİ İçİn Allah'ın VERECEĞİ karşılık daha üstündür. Ama
buna, sadece sabredenler ulaştırılır."
81.
Nihayet, Karun'u
da sarayını da yere geçirdik. Allah'a karşı kendisine yardım edecek
yandaşları da yoktu. Kendi kendisine yardım edebileceklerden de değildi.
82.
Akşam onun
mevkiine/konumuna imrenenler sabah şöyle diyorlardı: "Vay be! Allah,
kullarından dilediğine rızkı açıp yayıyor, dilediğine de ölçüyle
veriyor/kısıyor. Allah bize lütufta bulunmasaydı, vallahi bizi de batırmıştı.
Demek ki, inkârcılar asla iflah etmiyorlar."
83.
İşte âhiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde
üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva
sahiplerinindir.
İNŞİRAH SURESİ
1. Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!
2. İndirmedik mi üzerinden ağır yükünü!
3. Ki o, belini çatırdatmıştı senin.
4. Ve yüceltmedik mi senin şanını!
5. Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var!
6. Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak var!