HOŞGELDİM


"HOŞ GELDİNİZ" ve umarım "HOŞ BULARAK" AYRILIRSINIZ... 😊

BU BLOGDAKİ HER ŞEY, KENDİMİZİ "BİRAZ DAHA İYİ HİSSETMEK" AMACIYLA PAYLAŞILIYOR...

KUR'AN'DAN, RUHUMUZA HUZUR VEREN AYETLER; UMUT VE YAŞAMA SEVİNCİ AŞILAYAN ŞİİRLER VE ŞARKILAR; ÖZENLE SEÇİLMİŞ FAYDALI ÖZLÜ SÖZLER VE ALINTILAR; İÇİMİZİ AÇAN HARİKA FOTOĞRAFLAR VE TABLOLAR; YOL GÖSTERİCİ HİKAYE VE MASALLAR; HUZUR VEREN SÖZSÜZ MÜZİKLER (DALGA, MARTI, YAĞMUR, KUŞ, DERE SES KAYITLARI VEYA MOTİVASYON MÜZİKLERİ); ŞİFA VEREN MÜZİKLER vs. vs.

MUTLAKA İÇLERİNDEN BİRİ VEYA BİRKAÇI SİZE DE HİTAP EDECEKTİR; ONLARI KENDİ İYİLİĞİNİZ İÇİN KULLANIN!

HUZURLU OLMAK İÇİN "KİŞİSEL ÇABA ve İSTEK" GEREKTİĞİNİ HEP HATIRLAYALIM ve KENDİ HUZURUMUZU İNŞA ETMEK İÇİN BİR AN EVVEL HAREKETE GEÇELİM İNŞALLAH...

HUZUR BULANLARDAN VE ŞÜKREDENLERDEN OLABİLMEMİZ ÜMİT VE DUASIYLA... 💖

"Huzuru ifade eden şiirlerden mısralar ya da kutsal metinlerden cümleler okumak, zihin yapınıza İYİLEŞTİRİCİ MERHEM etkisi yapar." Norman Vincent Peale


28 Şubat 2020 Cuma

DEPRESYON DÜNDE KALDI - TELKİN SES KAYDI VE METNİ

LÜTFEN ÖNCE VİDEONUN ALTINDAKİ TELKİN METNİNİ OKUYUN!
BU HARİKA BİLGİLER SİZE DE ANLAMLI VE YARARLI GELİRSE, BİLİNÇALTINIZA İNMELERİNİ VE SİZİ DOĞRU YÖNDE ETKİLEMELERİNİ İSTERSENİZ, ANCAK O ZAMAN TELKİN KAYDINI DİNLEMEYE BAŞLAYIN!

LÜTFEN BU TELKİN KAYDINI, MÜZİĞİN İÇİNE GİZLENMİŞ METNİ OKUDUKTAN SONRA DİNLEYİNİZ...

Not1: Bilinçaltı, bilincin duyamadıklarını duyar, göremediklerini görür. Bilinçaltı telkinleri; doğa sesleri ya da huzurlu müzikler içerisine, normal duyma sınırlarının dışındaki bir frekansla kaydedilmiş metinleri içerir. Bu tür telkinlere, subliminal telkin denir.  Amaç, bilincimizin engeline takılmadan, telkini direkt bilinçaltımıza iletmektir. Böylece telkin, bilincin değerlendirmesinden kurtulacak, bilinçaltı tarafından doğrudan kabul edilecektir. (Telkin: Öneri; bir kişinin, başka bir kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını yönlendirdiği psikolojik süreç.) Bu nedenle, telkin kaydının güvenilirliği çok çok önemlidir.


BİLİNÇALTI TELKİN METNİ - "DEPRESYON DÜNDE KALDI" - (HARİKA BİR METİN)

Gevşiyorsun ve sen gevşemeye devam ettikçe, diğer bütün sesler ve gürültüler uzaklaşıp kayboluyor. Yalnızca benim sesimi duyuyorsun. Depresyon ile ilgili üç noktanın, kesin gerçekler olarak zihnine yerleşmesini istiyorum. Birinci nokta şudur ki: Burada bulunmak senin hakkın. Sen de en az herkesin iyi olduğu kadar iyisin. Sen kâinatın evladısın, tıpkı ağaçlar ve yıldızlar gibi. Burada var olmak senin hakkın. Sen farkında olsan da olmasan da, kâinat gitmesi gereken yolda ilerliyor. Öyleyse, sen de evrensel bir plan olduğunu ve senin onun parçası olduğunu kabul et. Her insandan daha büyük, her birimizden daha büyük bir plan var. Kendinle barış içinde ol. İstersen kendinle barış içinde olabilirsin…

Şimdi de ikinci nokta: Evrendeki herkesi etkileyen bu planda, doğal afetler dışında bütün çöküntüler, depresyonlar, bilinçaltının kendi kendini cezalandırma biçimidir. İşte bu ikinci noktadır. Bütün depresyonlar, çöküntüler, bilinçaltında kendi kendini cezalandırman sonucu oluşur. Zihnin bütün duygulanmaları, beynin elektro-kimyasal dengesi olarak yansımaktadır. Uzun süren depresyon hissi, kimyasal dengeyi bozar. Bu denge kendi kendine düzelebilir. Ben klinik deneyimlerime dayanarak, kimin ilaçla kimin de ilaçsız iyileşeceğini hemen söyleyebilirim. İlaçlı ya da ilaçsız, her durumda sen depresyonu yeneceksin. Birkaç dakikada ya da birkaç saat kendini iyi hissedersin, sonra bu depresyon geri gelebilir, yeniden iyileşmen için yine günler ya da haftalar gerekebilir. Bütün belirtiler yok olana kadar altı yedi kez bu tür iniş çıkışlar olabilir.

Üçüncü noktaya gelince; bunun zamanla ve hayatta kalma gereksinimiyle ilgisi vardır. Yaşamak yalnız şimdiki zamanda yaşamak değildir, burayı ve anı yaşamaktır. Üçüncü mutlak gerçek: her ânı, burada yaşamakla ve şimdi yaşamakla ilgilidir. Örneğin, dün sen depresyondaydın, ama bugün yeni bir gündür. Her gün taze bir başlangıçtır. Her gün taze bir başlangıçtır ve her sabah dünya yeniden var olur. Bugün bizim için en önemli gündür. Dün geçmiştir. Geçmişte yaşayamayız, yoksa ilerleyemezdik, çünkü geçmişte yaşamak SIKICIDIR, yaratıcılığımızı köreltir. Geçmiş zaman, bu dün bile olsa, sadece biz oradaki deneyimlerimizden dersler çıkarır ve bundan kazanç sağlarsak bir değer taşır. Şair demiş ki: “Geçmişin enkazı üzerinde doğrulup bir şeyler kazanabiliyorsak, geçmiş ziyan olmuş ve boşuna geçmiş değildir.”

Başarısızlık, düş kırıklığı ve depresyon nedeniyle yaşamın üstünüze yığıldığı durumlar yaşadınız ve şöyle söylediniz mi: “Keşke her şeye yeniden başlamak için bir fırsatım olsa!” Öyleyse fırsat hakkında şu SÖYLENENLERİ hatırlayın: “Bir kere kapıyı çalıp da seni evde bulamadığım zaman bana ‘tekrar gelme’ diyenler yanılıyorlar, çünkü her gün senin kapında durup senin uyanmanı ve yeniden savaşmaya girmek için kalkmanı bekliyorum. Çamura batmış bile olsan, ellerini bağlayıp ağlama. Ben, “yapabilirim” diyenlere yardım ederim. Utanan bir yüzle hiçbir sefil bu kadar derine batmadı ama olsun, tekrar kalkabilir ve yiğit bir insan olabilirsin”.

Dün, gün biterken güneş ufukta battı. Gök kapalıydı, bir tek yıldız bile yoktu görünen; sense yıkılmıştın, çökmüştün çünkü gün, sana yalnızca hüsran getirmişti. Bugünse pencereden dökülen güneş ışığıyla uyanıyorsun, işte yeni bir gün önünde ve dünün hatalarından aldığın derslerin üzerine kuracağın yeni bir fırsat. Şimdi, hepimiz burada bir işi başarmak için toplanmışız. İnsanlardan daha büyük olan, BİREYLER OLARAK hepimizden daha büyük olan evrensel planın belli bir parçasını tamamlamak için. Biz istesek de istemesek de bu evrensel plan ya da yaşam gücü, kendi yolunda yürüyecektir. Hayata bir bütün olarak bakarsak ve yaşadığımız her deneyimin, bizi bu planın tamamlanmasına götürdüğü gerçeğini görürsek, her bir günü ve her çabayı, onu en iyi değerlendirmek için ele alırsak, işte o zaman, her şey yoluna girecektir. Biri demiş ki, “Biz, hayatın olmasını dinlemeliyiz; ümitle dinlemeliyiz” demiş. İşte şimdi, sen ümitle dinlemiyordun. Sen hiç dinlemiyordun. Sen kendi sorunlarına odaklanıyordun; sen bir probleme odaklandığın zaman, bir problemin var demektir; çünkü sen, üzerinde odaklandığın şey neyse osun.

SEN NEYİN ÜZERİNE ODAKLANIRSAN, SEN OSUN. Şimdi, sen “Gitsin buradan tüm sorunlar!” deyip, düşünceni değiştirmek yoluyla, bu kaygıyı atarsan, bu sorunu atarsan, işte o zaman sorununun çözümünü görmeye başlarsın çünkü artık zihnin özgür hale geçmiştir ve böylece, zihnin özgür olduğu zaman, onu verimli kullanabilirsin. Bundan sonra kendine şunu söylemelisin: “Ben depresyonun GİTMESİNE İZİN VERİYORUM. HER GÜN MUTLU bir TAVIR TAKINIYOR ve onu SÜRDÜRÜYORUM. Her gün olumsuzu REDDEDİYOR ve her şeyde OLUMLULUK görüyorum.”

Senin depresyonda kalmanın tek nedeni, OLUMSUZ DÜŞÜNCELER İLE NASIL BAŞA ÇIKACAĞINI, ONLARI NASIL YENECEĞİNİ ÖĞRENMEMİŞ OLMANDI. Gerçek sevgi gibi, ümit gibi olumlu düşünceleri serbest bırakmayı öğrenmemiş olmandı. Her yeni gün yeni bir meydan okumadır, gerçek dünyada kendini kanıtlaman için yeni bir fırsattır; gerçeğe, sevgiye ve ümide inanman için bir fırsattır; kendini çaresiz ve ümitsiz hissetmemen için bir fırsattır; başına gelen olayları, senin onlara karşı tepkilerinden ayırt etmeyi öğrenmen için bir fırsattır çünkü onlar birbirinden çok başka şeylerdir. Hiç de bile aynı şey değillerdir onlar, öyleyse senin olayları VE onlara verdiğin tepkileri BİRBİRİNDEN AYIRMAN gerekir. Sorun, senin yeni bir iş araman değildir; sorun, sevdiğinin gitmiş olması değildir; birinin sana yanlış DAVRANMASI ya da doğru SÖYLEMEMESİ değildir; senin yanlış ya da doğru yapmış olman da değildir; ya da hayatta başına gelen korkunç olaylar değildir sorun... Sorun, bunların hiçbiri değildir. SORUN, SENİN ONLARA VERDİĞİN TEPKİLERDİR. SORUN, SENİN KAFANDA SÖYLEDİĞİN CÜMLELERDİR, şunun gibi: “Eyvah, sevdiğim gitti! Ben onsuz yaşayamam!” Ya da, “Sırtımda korkunç bir ağrı var! Bundan sonra asla normal bir hayat yaşayamayacağım!”

SENİN KENDİNE BU OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ VERİP KENDİNİ CEZALANDIRMANDIR gerçek sorun; işte o zaman sen depresyona girmeye mahkûmsun. ÖYLEYSE BU CÜMLELERİ TERSİNE ÇEVİRMEYİ ÖĞRENMELİSİN; ONLARI TÜMÜYLE TERSİNE ÇEVİR, ŞÖYLE DE: “Tamam ben bir hata yaptım. Bir daha yapmam” ya da “Tamam, sevdiğim öldü, onu çok özlüyorum ama yeni bir hayata başlayabilirim”. Konu ne olursa olsun, geçmiş bitmiş olayların senin için depresyona yol açtığını bilmelisin, çünkü sen depresyona girdiğinde bu cümleleri tersine çevirmeyi bilmiyordun VE BİLMEZKEN sen bu düşünce çerçevesinde bir ÖLÜYDÜN! Bu ölümdür! Kutsal kitapta Lut’un karısına dediler ki: “Geri dönüp bakmayacaksın, geri dönüp bakarsan bir tuz sütununa dönersin”. Fakat o geri dönüp baktı. Öyleyse, sen geri dönüp bakma. Sen geri bakmayı KES! Sen, tam şu içinde bulunduğun ânı yaşa; sonuna kadar yaşa, doğru düşünmekle ondan zevk al. Ulaşamadığın arzun, isteğin, elde edemediğin bir İDEALİN olmadı mı? Onu düşün. Her günü geldiği gibi kabul et, güneş ışığından zevk al, kuşların sesini dinle, çocukların gülüşüne katıl. Tüm bu olumlu şeyleri gör.

HER YENİ GÜNÜN, DÜNÜN ÜZÜNTÜLERİNİ SİLİP ATMASINA İZİN VER. Unutma ki, “Merdiveni çıkan, ilk basamaktan başlar” demişler. Çinliler de şöyle der: “Bin millik bir yürüyüş, bir adımla başlar.” Biz daha ileriyi ve daha geniş vizyonları görürsek, her yeni gün bir öncekinden daha iyi olur; dünün üzüntüleri, hüsranları, depresyonları, başarısızlıkları üzerinde yeni fırsatlar yükselir, yeni bir dünya doğar. Doğulu şairin dediği gibi: “Öyleyse, bugüne iyilikle bak”. Bugüne iyilikle bak.

 Şimdi senin zihin gözünde, bir işaret görmeni istiyorum, tam önünde asılı, bu işaretin üzerinde iki kelime var, bu iki kelime şöyledir: “O DÜNDÜ”  O dündü, işler yolunda gitmiyordu; O DÜNDÜ, OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİNİ GEREKTİĞİ GİBİ TERSİNE ÇEVİREMİYORDUN. O dündü, ÜMİDİNİ KAYBETMİŞ VE VAZGEÇMİŞTİN, O DÜNDÜ BAŞLAMAYA BİR TÜRLÜ KARAR VEREMİYORDUN ve o dündü, sadece kendini düşünüyordun, başkalarının mutluluğunu hiç düşünmüyordun, onlar için ne yapabileceğini düşünmüyordun. O DÜNDÜ… Senin yanlışlık yaptığın gün; O DÜNDÜ. Hatalı konuştuğun gün; O DÜNDÜ. Yanlış iş yaptığını anladığın gün; O DÜNDÜ. Kendinden nefret ettiğin gün, VAKTİNİ BOŞA GEÇİRDİĞİN GÜN; O DÜNDÜ.

Her gün yeni bir başlangıçtır. Her sabah dünya yeniden yaratılır. Geçmişse tümüyle ziyan olmuş sayılmaz. Boşuna değil bütün bunlar, sen geçmişin yıkıntıları üstünde yükselerek, çok daha asil HEDEFLERİNE ulaşacaksın. Olumsuz düşünceleri, olumlu düşüncelerle değiştirmekle, her yeni ânı bir yeni fırsata çevireceksin. Sen gerçeği gördükçe, gerçeğin sıcaklığını ve samimiyetini HİSSETTİKÇE, sevgi ve ümit yüreğine dolacak. Tümüyle gevşeyeceksin. Senin için yapılmış bir plan olduğuna güveneceksin. Sen bunu tam kavrayamasan da, içinde yaşadığın bu öğrenme fırsatını kullanmalısın ki, bu plan hedefine ulaşsın. Yine de sen, istediğin deneyimleri kendin seçmekte özgürsün. Bunu yapmakla kendi kaderinin sahibi olmuş olacaksın. Duygularını kontrol edebileceksin.

Yeni günün doğmak için geceye ihtiyacı vardır, bir geceden sonra doğacaktır. Derin vadiler olmadan yüksek dağlar olmaz. Öyle olmasaydı her yer ve her şey dümdüz olurdu.” Gecenin karanlığıyla karşılaştırılmazsa, güneşin parlaklığı hiçbir şey anlatmaz. Biz, yaşamı ancak zıtlıklarla algılarız. Öyleyse dünün sorunlarıyla ve hüsranlarıyla savaşmaktansa onlara enerji ve zaman harcamaktansa, onların üstüne şu etiketi yapıştırmalısın. Bu etikette “O dündü” diye yazar. Sen bu etiketi zihin gözünle görüyorsun. Sen bu sorunları ve verdikleri yükü omuzlarından kaldırıp, hepsinin üzerine bu etiketi asıyor, sonra da onları orada bırakıp gidiyorsun. Çünkü kendi kendini hipnozla tedavi uygulamasını inançla sürdürürsen, düşüncelerini olumlu yönde denetlemesini öğrenirsen, her geçen gün, taze bir başlangıçla, her sabah yeni bir dünyaya, yeni bir güne, yeni bir sabah ile doğacaksın. Yeni gün senin için depresyonsuz bir gün olacak, hüsransız bir gün olacak, hatasız bir gün olacak. Bu yeni günde hayatının her alanında daha verimli olacaksın, eskiden hiç olamadığın kadar verimli olacaksın. Doğru yerde doğru zamanda bulunacak doğru şeyi yapıp doğru şeyi söyleyebileceksin. Neden mi? Çünkü bütün sorunlarını aştın. Onların seni yönetmesine son verdin. OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİ TERSİNE ÇEVİRMEKLE, SEN ONLARI YÖNETİYORSUN ŞİMDİ; ÇÜNKÜ SENİ ETKİLEYEN HAYATINDAKİ OLAYLAR DEĞİLDİR. SENİ ETKİLEYEN, ONLARA VERDİĞİN TEPKİLERDİR. Sen artık olumsuz düşüncelerin, yaşam deneyimlerine olumsuz tepki olarak yansımasını aşmış durumdasın. O olumsuz tepkiler seni yıkıma uğratıyor, seni depresyona sokuyordu. Sen artık kendi elinde olan yaşamının her ânını kendin yönetiyorsun. En rahat biçimde gevşemeyi öğreneceksin. Kendi payına düşen görevi yaptığını ve yapacağını bilerek, yaşamdaki evrenin parçası olarak, ne olursa olsun rahatlayacaksın, gevşeyeceksin…

Bu telkinlerin etkisi, aldığın her nefesle, kalbinin her atışıyla birlikte daha da artıyor...

Sema'dan SEMAya NOT2: https://www.cekirdekinanc.com/ İnternet sitesinin kurucusu ve bu değerli telkin kayıtlarını hazırlayıp (bir süre boyunca bir kısmını) metinleriyle birlikte ücretsiz olarak paylaşan sevgili ATAKAN SÖNMEZ'e sonsuz teşekkürler... Farklı sorunlara ve kişiye özel  olarak hazırladığı telkin kayıtlarına, kendi sitesinden ulaşabilirsiniz.