1--- SİZİN GÜNÜNÜZÜ KİM BELİRLİYOR?
GÜNÜMÜ BEN BELİRLERİM...
Bir iş adamı arkadaşıyla yürürken, her
zaman gazetesini aldığı bayide durur. Adama ‘Günaydın’ der güler yüzle. Satıcı
ekşi bir suratla ve gayet kaba bir şekilde gazeteyi uzatır. İş adamı
gülümseyerek teşekkür eder, giderken de ‘İyi günler’ der.
Arkadaşı şahit olduğu bu kabalıktan
şaşkın, ‘Bu satıcı hep böyle kaba mı davranır?’ diye
sorar. ‘Evet, ne yazık ki öyle’ diye yanıtlar iş
adamı.
Arkadaşı, ‘Peki, sen hep böyle nazik ve kibar mı davranıyorsun bu adama?’ diye üsteler.
‘Evet’ der iş adamı.
‘Peki, o sana böyle kötü davranırken sen niye ona ısrarla iyi davranıyorsun?’ diye merak eder arkadaşı.
İş adamı gülümseyerek, ‘Onun tavrının benim tavrımı etkilemesine izin veremem. Onun gibi davransaydım, benim davranışımı o belirlemiş olurdu. Günümü ona öfkelenerek berbat etmeye hiç niyetim yok. O mutsuz olmayı seçiyorsa, bunu değiştirmeyi de yine sadece kendisi seçebilir. Ama bir şey kesin. Nasıl hissedip davranacağıma başkalarının karar vermesine izin vermem.’
Arkadaşı, ‘Peki, sen hep böyle nazik ve kibar mı davranıyorsun bu adama?’ diye üsteler.
‘Evet’ der iş adamı.
‘Peki, o sana böyle kötü davranırken sen niye ona ısrarla iyi davranıyorsun?’ diye merak eder arkadaşı.
İş adamı gülümseyerek, ‘Onun tavrının benim tavrımı etkilemesine izin veremem. Onun gibi davransaydım, benim davranışımı o belirlemiş olurdu. Günümü ona öfkelenerek berbat etmeye hiç niyetim yok. O mutsuz olmayı seçiyorsa, bunu değiştirmeyi de yine sadece kendisi seçebilir. Ama bir şey kesin. Nasıl hissedip davranacağıma başkalarının karar vermesine izin vermem.’
2--- İYİ İNSANLAR DA ARA SIRA KÖTÜ ŞEYLER YAPARLAR!
Gençlik yıllarımda bana güvenen birisine hiç
beklemediği anda bencilce davranmış ve onu zor durumda bırakmıştım. Daha sonra
yaptığımın bencilliğini anlamış ve hem ondan hem de kendimden utanmıştım. Bir
daha yüzüne bakamayacağım için o kişiden uzaklaşmış onun çevresinde olmamaya
özen göstermeye başlamıştım. Yıllar yıllar sonra, onunla hiç beklemediğim
bir zaman ve bir yerde karşılaştım, kaçamadım. Bana sıcak, saygılı ve yakın
davrandı. Cesaretimi topladım, sadece ikimizin olduğu bir mekân bulup, tüm
samimiyetimle daha önce yaptığım davranışım için kendisinden özür diledim.
Bana baktı, gülümsedi ve “Sen
özünde iyi bir insansın; iyi insanlar da ara sıra kötü şeyler yaparlar. Ben
seni hep sevdim ve sevmeye devam edeceğim,” dedi. Gözlerim nemli ve içim minnet dolu oradan ayrıldım.
İçime baktım; eskiden bana yapılan
şeylerden dolayı içimde alınma, gücenme ve öfke olan kişileri düşündüm. Evet,
öyle insanlar vardı; sayıları çok değildi, ama vardı. Ve ben onları
affetmemiştim. Kinliydim. Ve onların da gençlik dönemlerinde zor durumlarda
benim gibi kötü davranabileceklerini hesaba almadığımı gördüm. Ve nihayet bir
gün biriyle buluşma imkânı bulup, kendisini özlediğimi, görüşürsek mutlu
olacağımı söyledim. İnanamadı. Gözüme baktı. Gözleri, neden, der gibi
bakıyordu. Bana söylenenin aynısını söyledim: “Sen özünde iyi bir insansın; iyi insanlar da ara sıra kötü şeyler
yaparlar.” Gözü nemlendi, bir şey söylemeye çalıştı,
söyleyemedi, gitti. Daha sonra mektup yazmış, “Sen beni affettin, şimdi ben
kendimi nasıl affedeceğim, onun arayışındayım” diyor.
Kin gütmek mi, yoksa
anlayışlı ve şefkatli olmak mı? Önemli bir soru. Sizin yaşamınıza hangisi yön
verecek?
Ailede karı koca
ilişkilerinde, ana baba çocuk ilişkilerinde, mahallede komşuluk ilişkilerinde,
okulda, şirkette, iyi insanların ara sıra bazı koşullarda kötü şeyler söyleyip kötü davranabileceklerini hatırlamak ister misiniz?
“Sen özünde iyi bir insansın; iyi
insanlar da ara sıra kötü şeyler yaparlar. Ben seni hep sevdim ve sevmeye devam
edeceğim,” diyen o insana minnettarım; benim daha iyi bir insan olmama derinden
katkısı oldu.
Kendisine minnettarım.
Kendisine minnettarım.
Doğan Cüceloğlu
3--- SİZİN ÇİVİNİZ YETERİNCE ACITIYOR
MU?
Genç bir adam yolda yürürken kaldırımda
yatan bir köpek görmüş, köpek sanki ağlıyormuş gibi ıyyk ıyyk diye sesler
çıkarıyormuş.
İyice yaklaşınca köpeğin çivili bir tahtanın üzerine yattığını görmüş, çivi
köpeğin tam karnına batıyormuş…
Hemen orada duran yaşlı adama sormuş:
Hemen orada duran yaşlı adama sormuş:
-Amca bu köpek ağlıyor mu?
-Evet, demiş yaşlı adam, öyle gözüküyor.
-Neden? diye sormuş genç adam,
-Görmüyor musun demiş yaşlı adam, çivili tahtanın üzerine yatmış, o batıyor herhalde.
-Peki o zaman neden kalkmıyor?
Yaşlı adamın cevabı bence çok anlamlıymış:
-Kalkacak kadar acıtmıyor demek ki!
Eğer şu anda hayatınızda bir sorun veya değiştirmek
istediğiniz bir durum varsa ve hiçbir şey yapmıyorsanız iki ihtimal vardır:
Ya o çivi sizi yattığınız yerden kaldıracak kadar acıtmıyordur ya da batan çivinin acısı, değişim korkunuzun acısını henüz geçmemiştir.
O çivi insana bazen öyle sert batar ki insan en olumsuz, en namüsait durumlarda bile birdenbire yerinden fırlar ve kendine yepyeni bir dünya kurar…
Ya o çivi sizi yattığınız yerden kaldıracak kadar acıtmıyordur ya da batan çivinin acısı, değişim korkunuzun acısını henüz geçmemiştir.
O çivi insana bazen öyle sert batar ki insan en olumsuz, en namüsait durumlarda bile birdenbire yerinden fırlar ve kendine yepyeni bir dünya kurar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖