AŞAĞIDAkİ bu KISACIK ve sıcacık YAZI, Shmuley Boteach’ın çocuklarıyla başından geçmİş gerçek bİr
öyküdür...
"Bir insana verebileceğin en değerli şey, onu itibarlı, onurlu, değerli biri olarak görmendir."
Dilenciye Verilen Bir Dolar...
Tatil için gittikleri beldede çocuklarıyla
yürürken bir dilenci, babadan para istiyor. Baba cebinden bir dolar çıkarıyor
ve vermeden önce, “Umarım
sana yararlı bir şey için harcarsın; senin duruşun, bakışın, istersen bunu
yapabileceğini gösteriyor.” diyor. Dilenci “Allah senden razı olsun, karnım
aç, bu parayla kendime ekmek alacam,” karşılığını veriyor. Baba, “Sana inanıyorum ve sana iyi bir gün diliyorum,” deyip oradan
uzaklaşıyor.
Bir süre sonra, 14 yaşındaki kızı, “Baba, adam sana yalan söylüyor; ben
anladım, sen anlamadın mı? O parayla gidip ucuz şarap alacak ve içecek. Sen o
adamın alkolik kalmasına yardımcı oluyorsun, bunu nasıl yapabilirsin?” diye
soruyor.
Babası, “Evet, kızım haklı olabilirsin. O adam muhtemelen gidip içki
alacak, ama her zamanki kadar rahat alamayacak, bir yerinde biraz rahatsızlık
duyacak.” diyor.
Sonrasında aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:
- Bunun ne önemi var baba, netice itibariyle yine bir şarapçı olarak sokaklarda
dilenmeye devam edecek. Sen verdiğin parayla onun şarap içen ve sokakta yaşayan
bir adam olmasına yardım etmiş oluyorsun.
- O insanın kaybettiği şeyin ne olduğunun farkındayım. O insan, kendi gözünde
itibarını kaybetmiş. Kendi gözünde onurunu
geri kazanıncaya kadar bir gayret göstermeyecektir. Gördüğün gibi ben
onun gözüne bakarak konuştum, para verirken onu konuşulacak, dikkate alınacak,
değer verilecek, gözüne bakılacak haysiyetli biri olarak gördüm ve bunu sözümle ve tavrımla ifade ettim. Ve bu,
o bir dolardan çok daha önemli bir hediyedir.
- Ama ne işe yaradı ki?
- Siz gördünüz ve şimdi bu konuşmayı yapıyoruz. Günde
beş kişi o insanın gözüne baksa ve gerçekten ona haysiyetli bir insan gibi
davransa, zaman içinde o kişi, kendine saygı duyar ve ona göre bir hayat
oluşturur. Hayat öyküsünün bir yerinde, çok
muhtemelen çocukluğunda ya da ergenliğinde, onun doğuştan
hakkı olan onuru ondan çalındı. Onurunu kaybetmiş bir insanın içi boştur;
iç boşluk insana çok çok acı verir; o bunu şarapla unutmaya çalışıyor.
- Yani ben sokaktaki dilencilere onurlu insanlarmış gibi mi davranayım?
- Sokaktaki dilenci olsun ya da olmasın, bilmeni istediğim şu: Bir insana verebileceğin en değerli şey, onu itibarlı,
onurlu, değerli biri olarak görmendir.
- Peki, bundan benim kazancım ne?
- Her insanın doğuştan Allah vergisi
olan onuruna saygı duyduğun zaman kendi özüne olan saygın sağlamlaşır. Hiç
kimse senin onurunu senden çalamaz.
Baba on dört yaşındaki kızı ile konuşurken, sekiz yaşındaki oğlu ve on
yaşlarındaki kızı da bu konuşmayı dinlemekteydiler.
Ertesi gün, sekiz yaşındaki oğlu, “Baba, bugün bana biraz daha fazla harçlık
verir misin?”, diye sorar. Baba “Ne kadar fazla?” diye sorduğunda, “Bir
dolar”, cevabını alır. Baba çocuğun istediği parayı verir.
Büyük kız, erkek kardeşinin bir sokak dilencisiyle yapmış olduğu konuşmayı,
babasına akşam şöyle anlatır: “Dilenciye yaklaştı ve ‘İyi günler Bayım;
size bir dolar vermek istiyorum, kabul eder misiniz?’ Şaşkınlıkla
çocuğa bakan dilenci, elini uzatınca, ‘Bu parayı yararlı bir şey
için harcayacağınıza inanıyorum. Sizin iyi bir insan olduğunuzu gözlerinizden
anlıyorum. Size inanıyorum ve size iyi
bir gün diliyorum,’ dedi ve parayı verdi.”
Baba soruyor, “Peki, adam ne yaptı?”
“Onun için anlatıyorum baba, inanamazsın; adam para elinde heykel gibi orada
bir süre dondu kaldı. Biz yürüdük, gittik. Bir süre sonra geri dönüp
baktığımda, onu yere çömelmiş ve başını iki elinin arasına almış vaziyette
gördüm. Çok etkilenmişe benziyordu.”
Bu
anlattığım Shmuley Boteach’ın çocuklarıyla başından geçmiş gerçek bir öykü¹ . Bu yazıyı yazarken kendi başımdan geçen bir olayı hatırladım: Los
Angeles’ta bir yaz sabahı deniz kıyısında kumsalda yürüyüşte, parkta gecelemiş
iki “evsiz” gördüm ve onlara para vermek istedim. Yanlarına gittim ve her
birine 10’ar dolar vermek istediğimi ve lütfen kabul etmelerini söyledim.
İnanamaz gözlerle, ‘nereden çıktı bu, neden?’ gibime yüzüme baktılar. “Sabah
sabah gidin sıcak bir çorba için,” dedim. Yüzüme tuhaf tuhaf baktılar ve
biri, “Çorba yerine sıcak kakao içsem, olur mu?” diye bana
sordu.
O zaman iki şeyin farkına vardım: Bir, Amerika’da sabah kahvaltısında çorba
içmek geleneği yoktur ve iki, sıcak kakao içmek için adam benden izin
istiyor, bana karşı dürüst davranmak istiyor, söz verip sözünü tutamaz duruma
düşmek istemiyor.
Onurlu bir insanla konuşmuştum; şimdi daha iyi anlıyorum.
Doğan Cüceloğlu (18/02/2013)
¹Shmuley Boteach, 10 Conversations You Need To have With Your Children, Regan
Books, 2006. (s. 90-91)
BU GÜZEL YAZI, DOĞAN CÜCELOĞLU'NUN RESMİ WEB SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. http://www.dogancuceloglu.net/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖