Dinleyenim yoksa ben de kendi kendime konuşurum ya da göklere söylerim derdimi! İşte bu yüzden, ASLINDA tüm paylaşımlarım SADECE Sema'dan SEMAya... Bu blogda, yıllar içerisinde biriktirdiğim HARİKA HAZİNELERİMİ paylaşıyorum. HER SEFERİNDE işe yarayan, HER KULLANDIĞIMDA bana MUTLAKA fayda veren HUZUR KAYNAKLARI bunlar. Bu blog sayesinde hem hepsi topluca elimin altında olsun ve bana yine huzur versinler hem de başkaları da onlardan faydalansın istiyorum.
HOŞGELDİM
"HOŞ GELDİNİZ" ve umarım "HOŞ BULARAK" AYRILIRSINIZ... 😊
BU BLOGDAKİ HER ŞEY, KENDİMİZİ "BİRAZ DAHA İYİ HİSSETMEK" AMACIYLA PAYLAŞILIYOR...
KUR'AN'DAN, RUHUMUZA HUZUR VEREN AYETLER;UMUT VE YAŞAMA SEVİNCİ AŞILAYAN ŞİİRLER VEŞARKILAR; ÖZENLE SEÇİLMİŞ FAYDALI ÖZLÜ SÖZLER VE ALINTILAR; İÇİMİZİ AÇAN HARİKA FOTOĞRAFLAR VE TABLOLAR; YOL GÖSTERİCİ HİKAYE VE MASALLAR; HUZUR VEREN SÖZSÜZ MÜZİKLER (DALGA, MARTI, YAĞMUR, KUŞ, DERE SES KAYITLARI VEYA MOTİVASYON MÜZİKLERİ); ŞİFA VEREN MÜZİKLER vs. vs.
MUTLAKA İÇLERİNDEN BİRİ VEYA BİRKAÇI SİZE DE HİTAP EDECEKTİR; ONLARI KENDİ İYİLİĞİNİZ İÇİN KULLANIN!
HUZURLU OLMAK İÇİN "KİŞİSEL ÇABA ve İSTEK" GEREKTİĞİNİ HEP HATIRLAYALIM ve KENDİ HUZURUMUZU İNŞA ETMEK İÇİN BİR AN EVVEL HAREKETE GEÇELİM İNŞALLAH...
HUZUR BULANLARDAN VE ŞÜKREDENLERDEN OLABİLMEMİZ ÜMİT VE DUASIYLA... 💖
"Huzuru ifade eden şiirlerden mısralar ya da kutsal metinlerden cümleler okumak, zihin yapınıza İYİLEŞTİRİCİ MERHEM etkisi yapar." Norman Vincent Peale
6 Ekim 2020 Salı
BEYNİN MUTLULUK AYARLARI – NÖROPSİKOLOG RİCK HANSON - ŞÜKREDEREK BEYNİNİ DEĞİŞTİR - JUDİTH MALİKA LİBERMAN'DAN BİR ALINTIYLA... - KUM VE KAYA HİKAYESİ
BEYNİNİZİ KENDİ HALİNE BIRAKMAYIN, ONU
AKILLICA KULLANMAYI ÖĞRENİN!
“Zihin,
negatif anılar için bağlayıcı bir bant gibidir; pozitif olanlar için ise teflon
gibidir.” Rick Hanson
Neden başımıza gelen kötü olayları
düşünüp durmak,iyi hissettiğimiz anların tadını çıkarmaktandaha kolaydır?Çünkü
beynimiz, iyilere kıyasla, kötü tecrübelerden çok daha çabuk öğrenmeye
programlıdır.
Bunu değiştirebilirsiniz.
Yaşantılarımız, beynimizde kalıcı izler
bırakır.Mutluluk, endişe, sevgi ve anksiyete gibi duygularımız, beynimizin nöral
ağlarında değişiklikler oluştururlar.
“Beyin, üzerinde durduğu şeyin şeklini
alır.Yani beyin kendi şeklini, zihnin üzerinde durduğu şeyden alır.Zihninizi, sürekli olarak başkalarından şikâyet, incinmeler ve stres üzerinde
tutarsanız, o zaman beyniniz daha büyük tepkiselliğe göre şekillenir.Eğer
zihninizi sürekli olarak iyi olaylar, başardığınız şeyler, fiziksel haz gibi
olumlu duygular üzerinde tutarsanız, zamanla beyniniz iyimser bir bakış açısı
ve bu olumlu duygulara göre bir yapı edinecektir.
DİKKAT ETTİĞİMİZ ve ZİHNİMİZİ MEŞGUL ETTİĞİMİZ ŞEYLER, beynimizin birincil şekillendiricisidir.Bu gerçeğin
ışığında, beynimizi olumlu yönde şekillendirecek yaşantıları bilinçli olarak
uzatabilir veya oluşturabiliriz.
Daha çok
sevildiğinizi hissetmek istiyorsanız; kabul gördüğünüzü, fark edildiğinizi,
takdir edildiğinizi, beğenildiğiniz ve el üstünde tutulduğunuzu hissettiğiniz
yaşantıları arayıp bulmalı ve o yaşantılara yoğunlaşmalısınız.Zihninizde geliştirdiğiniz iyi
yaşantılar, beyninizin bir parçası olur ve nöral devreleri oluşturur.
Beynin
nöröplastisite yani DEĞİŞEBİLME ÖZELLİĞİNE dayanarak, her günkü iyi yaşantıları
iyi nöral yapıya dönüştürebiliriz. Bu yolla beynimizde mutluluğun alt yapısını
oluşturabiliriz.
Beynimizi
kendi haline bırakmamalıyız.Çünkü beyin kötü yaşantılardan ders almakta iyidir, ama iyi
yaşantılardan ders almada kötüdür. Zihin bir bahçe gibidir. Beynimizin
toprağı, çiçeklere oranla yabani otlar için daha verimlidir. Beynimizin amacı
hayatta kalmamızı sağlamak olduğundan, hemen olumsuza yönelmeye hazır bir hali
vardır.
Bu
sebeple, iyilikleri ve bizi mutlu eden olayları ve kişileri SÜREKLİ HATIRIMIZDA TUTMALIYIZ. Bunun en pratik yolu şükretmektir. ŞÜKREDEREK, OLUMLU YAŞANTILARI HATIRLAMIŞ OLURUZ.
Mutluluğumuz
ve sağlığımız için beynimizi akıllıca kullanmasını öğrenmeliyiz. Bu bilgi ve bilinçle, her gün
beynimizi daha iyi kullanıp şekillendirebiliriz.
Rick Hanson - Beynin mutluluk ayarları
Bu bİlİmsel görünen
konuyu, günlük yaşantımızla örnekleyecek olursak,
“Hayatımızı, onu yaşarken değil, anlatırken
yaratırız.Sabah kalktığın andan yattığın ana kadar yaşayacağın, göreceğin,
şahit olacağın, başaracağın, özleyeceğin, başarısızlığa uğrayacağın, okuyacağın
yüzlerce şeye şaşıracaksın. ...............
Hayat,
beynimize sığdırabileceğimizden çok daha geniş bir deneyimdir. Sadece bir saat
içinde olup biten birçok mucizeye şahit olur, epey bir şeyden de rahatsız
oluruz.
Dolu
bir günün ardından akşam eve dönersin. Partnerin, arkadaşın ya da kedin sorar: “Günün nasıldı?” Ne anlatırsın? Sadece birkaç şey, çünkü hepsini anlatamazsın, zaman yetmez. O an, deneyimini filtreleyerek
üç dört nokta seçip onları bir hikâyede bağlarsın.
Şimdi, dikkatini ver! Çünkü neyi seçip anlatacağın çok önemli… Aslında, neredeyse
gün boyu yaşadıklarından daha da önemli.Çünkü ileride sadece anlattıklarını hatırlarsın.
Anlatmadığın her şey unutulup yok olacak. Üç gün önce öğle yemeğinde ne
yediğini hatırlıyor musun? Eğer hikâyenin
içine girmediyse bahse girerim silinmiştir.
Hayatının, birbirini takip eden, sihirli
anlardan ibaret olması veya bir hayal kırıklığı dizisinden oluşması,
gerçeklerden ziyadekendine ve başkalarına anlattığın hikâyeye
bağlıdır.Yaşamın objektif algısı yoktur. Yalnızca
çok kişisel izlenimlerin izi bizde kalır. Bu öznelliği lehimize kullanabilir miyiz? Kesinlikle!Güzelliği, sihri, direnci, metaneti ve dehayı hikâyelerimize
yedirebiliriz. Ve onları ne kadar çok fark edip, hikâyemizde
onlardan ne kadar çok bahsedersek, hayatımızda da o kadar çok yer
alacaklardır. Bir başka deyişle, hayatın
mucizelerini ve nimetlerini fark eder ve günün sonunda onları anlatırsan,kendi gücüne inanırsın ve bu da, dışarıya çıkıp hayatının macerasını sonuna
kadar yaşaman için sana gereken cesareti verir.” Judith Malika Liberman (Sema’dan SEMAya NOT: Anladıklarımı, öncelikle kendim için özetleyecek olursam, şunları yazabilirim: Özellikle kötü bir şey yaşadığımızda, gün boyu aynı olayı tüm ayrıntısıyla, kimi bulursak anlatır dururuz. Eğer anlatacak biri yoksa düşüncelerimiz yoluyla sesli ya da sessiz bir şekilde, gün boyunca KENDİ KENDİMİZE anlatırız. Akşam eşimize, ertesi gün telefonda arkadaşımıza, daha ertesi gün yine kendimize… Bu durum aslında, yaşanan olayı beynimize "silinmez bir şekilde kazıma" yöntemidir. Yani sürekli aynı şeyi düşünmek ve anlatmak... Böylece, yıllar geçse bile olayı, aynı kötü duyguları tekrar tekrar yaşayarak hatırlarız. Oysa, mesela gün içinde
birden harika bir gökkuşağına rastlasak, o anda çok fazla heyecanlanır, kendimizi çok mutlu ve şanslı hissederiz. Buna
rağmen, belki akşama kadar unutur ya da sadece, “Bugün bir gökkuşağı gördüm”
der geçeriz. Bu yüzden de, böyle harika bir olayı kısa sürede unutabiliriz… Eşimizden,
ailemizden duyduğumuz iltifatlı, güzel sözler ve güzel davranışlar – o an için bizi mutlu
etmiş olsa da- aklımızdan uçup gitmiştir ama söylemiş oldukları bütün kötü
sözler ve davranışlar, ilk günkü gibi aklımızdadır. Çünkü kötü olayları hatırlamak için farkında
olmadan kullandığımız yöntemi,iyi
ve güzel olayları hatırlamak için kullanmıyoruz!Yani onları GÜN BOYUNCA DÜŞÜNÜP kendimize ve başkalarına tekrar tekrar, ballandıra ballandıra anlatmıyoruz! Ama umudumuzu yitirmeyelim. Çok şükür ki Rabbimiz bize
bu harika bilgiyi öğrenme fırsatı verdiyse, bundan sonrası için çok daha
dikkatli olabiliriz inşallah.)
"Ruminasyon, zihinsel
geviş getirmektir. Mutsuzluğumuzun, acı çekmemizin, endişelenmemizin
nedenleri, olası anlamları ve sonuçları üzerine tekrar
tekrar düşünür, durumu enine boyuna analiz ederiz. Ruminasyonun altında
yatan, ‘EĞER NEDENİNİ ANLAYABİLİRSEM, ÇÖZEBİLİRİM; ÇÖZEBİLİRSEM
DE BU DUYGULARDAN, DÜŞÜNCELERDEN KURTULABİLİRİM’ inancıdır. Ruminasyon,
dışarıdan masum görünebilen bir stratejidir; bizlere bir
çözüm üretme yolunda olduğumuz yanılgısını verir.
Fakat, sadece daha fazla üzülmeye, strese ve acıya sebep olur. Zira BİR şey hakkında
düşünmek, onu bİze daha sık hatırlatır." Psikolog Zeynep
Selvili
SON
OLARAK, “KUM VE KAYA” HİKÂYESİ İLE BU YENİ BİLGİYİ HAFIZAMIZA İYİCE KAZIYALIM:
Çölde
yolculuk eden iki arkadaş için bir hikâye anlatılır. Yolculuğun ilk aşamasında
iki arkadaş tartışırlar, biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok
yanar ama tek kelime etmez ve KUM üzerine şu sözleri yazar:
“BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BANA BİR TOKAT
ATTI.”
Yıkanabilecekleri
bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen, yıkanırken bir
batağa saplanır ve tam boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak
üzere olan arkadaş, kurtulduktan hemen sonra bir KAYA parçası üzerine şu sözleri kazır:
“BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BENİM HAYATIMI
KURTARDI.”
Tokadı atan ve sonra arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der: “Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama şimdi kayaya
kazıyorsun, neden?”
Öbür arkadaş
ona şöyle cevap verir: “Biri bizi
incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki, bağışlama rüzgârı estiğinde onu
silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki, hiçbir
rüzgâr yok etmesin.”
“ZİHİNSEL VE RUHSAL SAĞLIĞINIZ İÇİN, YAŞADIĞINIZ İNCİNMELERİNİZİ KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ
İYİLİKLERİ VE GÜZELLİKLERİ İSE KAYALARA YAZMAYI ÖĞRENİN!”
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖
Motive edici bir içerik olmuş.Emeğinize sağlık.İhtiyacım olandı.
YanıtlaSilİşe yaramasına çok sevindim. Nazik mesajınız için teşekkürler... Sevgilerimle...
YanıtlaSil