DAMDAN DÜŞEN PSİKOLOG - DOĞAN CÜCELOĞLU
ÖYLE HARİKA VE FAYDALI bir yazı ki....
SAKIN KAÇIRMAYIN!!!
Bu harika kısacık yazı ile "Sende bir tuhaflık yok, kendini salak hissetme; öğrenme dediğin şey zaman alır, bir süreç ister. Bunu bil ve o süreçten keyif almaya çalış." diyor bence Doğan Hocamız...
ÖĞRENME SÜRECİNİN KEYFİNİ ÇIKARMAK - DOĞAN CÜCELOĞLU
Bu çok önemli bir gözlem, bak, –o kadar korku kültürü ile ilgili görüyorum ki ben bunları– korku kültüründe otorite senin gerçeğine saygısız. Kendisinin beklentileriyle hareket ediyor, “Doymadın, ye!” diyor mesela. Şimdi otoritenin –öğretmen veya ana baba– çocuktan bir performans beklentisi var. Ama çocuğun gerçeğine uygun bir performans beklentisi değil. Çocuk yapamayınca, diyelim ki çivi çakıyor ve eline çekici çiviyi ilk defa almış, yani üç-dört hafta içinde doğru dürüst çakabilir beklentisi daha gerçekçi. Ama otorite diyor ki, “Çaksın eşşoğlueşek.”
Tabii çakamıyor…
Ve çakamayınca “Ver lan şunu, elinden iş gelmiyor” diyor, “Şuna bak, beceriksiz” diye azarlıyor. Ve otoriter kültürde, otorite keyfi olduğundan dolayı gerçekleri hesaba almak zorunda değil. Onun hikmetinden sual olmaz; ister öper ister döver anlayışı. Şimdi eğitimde bunu yaşaya yaşaya büyümüşüm ben, “Benden bu bekleniyor, yapmam lazım” diye kafam alsa da almasa da; bunun bir süreç olduğuyla ilgili bir bilinç oluşmadığından dolayı.
Ertesi gün Bill May’e gittim, “Bill” dedim, –bana bir formül vermişti, “Bunun programını yaz” diye. Toplama, çıkarma, bölme gibi çok basit bir şey. Yapamadım– “ben yapamıyorum.”
Şöyle bir güldü, “Yapacağını mı bekliyordun?” dedi. “Evet,” dedim. “Kaç kere denedin?” dedi. “Sekiz kere filan denedim,” dedim. “Ben,” dedi, “elli sekiz kere denedim, ondan sonra yapabildim.” Ohh! Birdenbire nasıl böyle rahatladım. Öğrenme sürecine bir saygısı var.
Ve şimdii, öbürü, yani keyifle ıslık çalan, öğrenme süreci içinde olduğunu biliyor, “Eninde sonunda yapacaksın, bu arada ıslık çalmayı ihmal etme”ye erişmiş. Yani, “Hayatın da devam ediyor, ıslık çalmasını da ihmal etme” bilincine erişmiş. Bu ne müthiş bir zenginlik biliyor musun? Yani, “Öğrenme süreci içindesin, yapamayacaksın, daha çok yolun var” fakat bir yandan da ıslık çalabilmeyi başarmış vaziyette. O zaman farkına vardım ki, bu dikkate değer bir başarı! Yani fersah fersah geçmişler dedelerinin sayesinde. Çünkü onlar da mücadele etmişler ama mücadele ederken de ıslık çalabilmeyi bilmek lazım anlayışını yerleştirmişler bir yerde. O zaman hem sorumluluk alacaksın, yaşamından sorumluluk almak ne büyük cesaret, yani, “Ben sorumluyum içinde bulunduğum durumdan” diyorsun. Bu müthiş bir cesaret!
Yukarıdaki harika yazı, Doğan Cüceloğlu'nun kendi Face sayfasından alınmıştır.
ÖYLE HARİKA VE FAYDALI bir yazı ki....
SAKIN KAÇIRMAYIN!!!
Bu harika kısacık yazı ile "Sende bir tuhaflık yok, kendini salak hissetme; öğrenme dediğin şey zaman alır, bir süreç ister. Bunu bil ve o süreçten keyif almaya çalış." diyor bence Doğan Hocamız...
ÖĞRENME SÜRECİNİN KEYFİNİ ÇIKARMAK - DOĞAN CÜCELOĞLU
İlk defa bilgisayar öğreniyorum, yapamıyorum! Ve “Hii, yapamıyorum! Yarın Bill’in yüzüne nasıl bakacağım?” diye düşünüyorum. Etrafa bakıyorum, yanımdakiler –onlar da doktora öğrencisi– fiuv fiuv ıslık çalarak çalışıyorlar. Ben gıcık oluyorum. Sonunda, “Ya” dedim, “Biraz yardım eder misin?” “Ne gibi?” dedi. “Böyle böyle, yapamıyorum,” dedim. “Ben de yapamıyorum” dedi. E eşşoğlueşek ne diye keyifle ıslık çalıyorsun öyleyse?
Bu çok önemli bir gözlem, bak, –o kadar korku kültürü ile ilgili görüyorum ki ben bunları– korku kültüründe otorite senin gerçeğine saygısız. Kendisinin beklentileriyle hareket ediyor, “Doymadın, ye!” diyor mesela. Şimdi otoritenin –öğretmen veya ana baba– çocuktan bir performans beklentisi var. Ama çocuğun gerçeğine uygun bir performans beklentisi değil. Çocuk yapamayınca, diyelim ki çivi çakıyor ve eline çekici çiviyi ilk defa almış, yani üç-dört hafta içinde doğru dürüst çakabilir beklentisi daha gerçekçi. Ama otorite diyor ki, “Çaksın eşşoğlueşek.”
Tabii çakamıyor…
Ve çakamayınca “Ver lan şunu, elinden iş gelmiyor” diyor, “Şuna bak, beceriksiz” diye azarlıyor. Ve otoriter kültürde, otorite keyfi olduğundan dolayı gerçekleri hesaba almak zorunda değil. Onun hikmetinden sual olmaz; ister öper ister döver anlayışı. Şimdi eğitimde bunu yaşaya yaşaya büyümüşüm ben, “Benden bu bekleniyor, yapmam lazım” diye kafam alsa da almasa da; bunun bir süreç olduğuyla ilgili bir bilinç oluşmadığından dolayı.
Ertesi gün Bill May’e gittim, “Bill” dedim, –bana bir formül vermişti, “Bunun programını yaz” diye. Toplama, çıkarma, bölme gibi çok basit bir şey. Yapamadım– “ben yapamıyorum.”
Şöyle bir güldü, “Yapacağını mı bekliyordun?” dedi. “Evet,” dedim. “Kaç kere denedin?” dedi. “Sekiz kere filan denedim,” dedim. “Ben,” dedi, “elli sekiz kere denedim, ondan sonra yapabildim.” Ohh! Birdenbire nasıl böyle rahatladım. Öğrenme sürecine bir saygısı var.
Ve şimdii, öbürü, yani keyifle ıslık çalan, öğrenme süreci içinde olduğunu biliyor, “Eninde sonunda yapacaksın, bu arada ıslık çalmayı ihmal etme”ye erişmiş. Yani, “Hayatın da devam ediyor, ıslık çalmasını da ihmal etme” bilincine erişmiş. Bu ne müthiş bir zenginlik biliyor musun? Yani, “Öğrenme süreci içindesin, yapamayacaksın, daha çok yolun var” fakat bir yandan da ıslık çalabilmeyi başarmış vaziyette. O zaman farkına vardım ki, bu dikkate değer bir başarı! Yani fersah fersah geçmişler dedelerinin sayesinde. Çünkü onlar da mücadele etmişler ama mücadele ederken de ıslık çalabilmeyi bilmek lazım anlayışını yerleştirmişler bir yerde. O zaman hem sorumluluk alacaksın, yaşamından sorumluluk almak ne büyük cesaret, yani, “Ben sorumluyum içinde bulunduğum durumdan” diyorsun. Bu müthiş bir cesaret!
Yukarıdaki harika yazı, Doğan Cüceloğlu'nun kendi Face sayfasından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖