Aşağıdaki yazı, Robin S. Sharma’nın ünlü eseri “Ferrarisini Satan Bilge” kitabından, bana göre harika bir alıntıdır:
Sema'dan SEMAya Not: Eğer aşağıdaki hikaye hoşunuza giderse, Adam Sandler'ın başrolde yer aldığı "Süper kumanda - Click" filmini izlemenizi tavsiye ederim. O da aynı konuyu işliyor ve çok etkileyici bir film.
Ayrıca yine bu blokta yayınladığım "çam ağacı" masalı da aynı konuyu işliyor, onu da okumanızı tavsiye ederim: http://semadansemaya.blogspot.com.tr/2016/12/ogretici-hikayeler.html
Ayrıca yine bu blokta yayınladığım "çam ağacı" masalı da aynı konuyu işliyor, onu da okumanızı tavsiye ederim: http://semadansemaya.blogspot.com.tr/2016/12/ogretici-hikayeler.html
Masallar sadece çocuklar için değildir, hatta bazıları sadece büyükler için yazılmıştır. 😊
PETER VE SİHİRLİ İP
Peter adında çok hareketli ve küçük bir çocuk varmış. Peter asla içinde bulunduğu anı yaşayamazmış. Hep bir sonraki yaşayacağı anın gelmesini istermiş. Yaşamın akışından tat almayı bilmiyormuş. Okuldayken dışarıda oyun oynamak istermiş. Dışarıda oyun oynarken de yaz tatilini özlermiş. Sürekli hayal kurar, gelecektekini yaşamayı bekler, içinde bulunduğu anın keyfini çıkarmazmış.
Bir gün evinin yakınlarındaki ormanda gezerken çimenlik bir yerde uyuya kalmış. Birkaç dakikalık uykudan sonra birinin ona seslendiğini duymuş. Bir peri ve elinde sihirli küçük bir top varmış. Toptan altın bir ip sarkıyormuş. Peri, Peter demiş, “Bu, senin yaşam ipin. İpi biraz çekersen, bir saat dakikalar gibi geçer. İpi tüm gücünle çekersen, günler dakikalar gibi geçer. İpi daha güçlü çekersen, aylar hatta yıllar bile gün gibi geçer.” Ve elindeki sihirli küreyi Peter’e vermiş.
Peter bu keşif karşısında heyecanlanmış. Ertesi gün sınıfta huzursuz ve yorgun oturuyormuş. Birden sihirli küre aklına gelmiş. Altın ipi biraz çekmiş, kendini evde bahçede oyun oynarken bulmuş.
İpi çektikçe zamanın hızla geçtiğini gören Peter, okul çocuğu olmaktan, öğrencilikten sıkılmış. Gençlik çağında olmayı istemiş. Altın ipi biraz daha çekmiş. Birden lise arkadaşları ile okuldan dönen bir delikanlı olmuş.
Peter yine memnun değilmiş. Erişkin, olgun bir insan olmayı istemiş. Sihirli ipi tekrar çekmiş. Kendini orta yaşlarda bir insan olarak bulmuş. Evlenmiş, eşi ve çocukları ile birlikte evde oturuyorlarmış. Peter bir şeyi daha fark etmiş. Önceden siyah olan saçları beyazlamaya başlamış. Çok sevdiği ve bir zamanlar genç olan annesi artık yaşlı ve güçsüz bir kadın olmuş.
Peter bundan da memnun olmamış. İçinde bulunduğu anı yaşamayı hala öğrenememiş. Sihirli kürenin ipini biraz daha çekmiş. Doksan yaşlarında kar gibi beyaz saçlı bir adam olmuş. Eşi birkaç sene önce ölmüş. Çocukları kendi yaşamlarını kurmak için çoktan evden ayrılmış.
Peter doksan yaşına gelip beyaz saçlı bir adam olduğunda hayatı boyunca ilk kez bir şeyin farkına varmış. Yaşamdaki güzel şeyleri görmediğini ve tam olarak yaşamadığını düşünmüş. Çocuklarıyla hiçbir zaman balık tutmaya gitmemiş. Eşiyle mehtapta gezinti yapmamış. Bahçede çiçek yetiştirmemiş. Hiç ağaç dikmemiş. Annesinin okumaya bayıldığı harika kitapları hiç okumamış. Bunları yapmak yerine yaşamda hep acele etmiş, etrafında olan iyi şeyleri görmeyi hiç düşünmemiş. Peter kafasını boşaltmak ve ruhunu dinlendirmek için çocukken gittiği ormana gitmeye karar vermiş. Çocukluğundaki fidanların kocaman meşe ağaçlarına dönüştüğünü fark etmiş. Bir çimenlik bulmuş ve orada uykuya dalmış. Uykusunda yıllar önce altın ipli sihirli küreyi veren periyi görmüş. Ona;
“Sihirli küre önce eğlenceliydi, ama şimdi ondan nefret ediyorum. Tüm yaşamım, keyfini çıkaramadan gözlerimin önünden akıp gitti” demiş. Peri, “Sana son bir dilek dileme şansı veriyorum” demiş.
Peter bir an düşünüp telaşla yanıtlamış. “Küçük bir çocuk olarak okuluma geri dönmek ve yaşamımı tekrar etmek istiyorum.” demiş. Peri Peter’in bu dileğini kabul etmiş.
Peter uykuda bir ara birinin kendisine seslendiğini duymuş. Peri olduğunu zannetmiş. Gözlerini açınca annesinin yatağının kenarında ayakta durduğunu görmüş ve sevinmiş. Annesi, “Acele et Peter, rüyaların yüzünden okula geç kalacaksın” demiş.
Peter o sabahtan sonra hayatının her anını en güzel şekilde değerlendirerek yaşamaya başlamış.
Peter adında çok hareketli ve küçük bir çocuk varmış. Peter asla içinde bulunduğu anı yaşayamazmış. Hep bir sonraki yaşayacağı anın gelmesini istermiş. Yaşamın akışından tat almayı bilmiyormuş. Okuldayken dışarıda oyun oynamak istermiş. Dışarıda oyun oynarken de yaz tatilini özlermiş. Sürekli hayal kurar, gelecektekini yaşamayı bekler, içinde bulunduğu anın keyfini çıkarmazmış.
Bir gün evinin yakınlarındaki ormanda gezerken çimenlik bir yerde uyuya kalmış. Birkaç dakikalık uykudan sonra birinin ona seslendiğini duymuş. Bir peri ve elinde sihirli küçük bir top varmış. Toptan altın bir ip sarkıyormuş. Peri, Peter demiş, “Bu, senin yaşam ipin. İpi biraz çekersen, bir saat dakikalar gibi geçer. İpi tüm gücünle çekersen, günler dakikalar gibi geçer. İpi daha güçlü çekersen, aylar hatta yıllar bile gün gibi geçer.” Ve elindeki sihirli küreyi Peter’e vermiş.
Peter bu keşif karşısında heyecanlanmış. Ertesi gün sınıfta huzursuz ve yorgun oturuyormuş. Birden sihirli küre aklına gelmiş. Altın ipi biraz çekmiş, kendini evde bahçede oyun oynarken bulmuş.
İpi çektikçe zamanın hızla geçtiğini gören Peter, okul çocuğu olmaktan, öğrencilikten sıkılmış. Gençlik çağında olmayı istemiş. Altın ipi biraz daha çekmiş. Birden lise arkadaşları ile okuldan dönen bir delikanlı olmuş.
Peter yine memnun değilmiş. Erişkin, olgun bir insan olmayı istemiş. Sihirli ipi tekrar çekmiş. Kendini orta yaşlarda bir insan olarak bulmuş. Evlenmiş, eşi ve çocukları ile birlikte evde oturuyorlarmış. Peter bir şeyi daha fark etmiş. Önceden siyah olan saçları beyazlamaya başlamış. Çok sevdiği ve bir zamanlar genç olan annesi artık yaşlı ve güçsüz bir kadın olmuş.
Peter bundan da memnun olmamış. İçinde bulunduğu anı yaşamayı hala öğrenememiş. Sihirli kürenin ipini biraz daha çekmiş. Doksan yaşlarında kar gibi beyaz saçlı bir adam olmuş. Eşi birkaç sene önce ölmüş. Çocukları kendi yaşamlarını kurmak için çoktan evden ayrılmış.
Peter doksan yaşına gelip beyaz saçlı bir adam olduğunda hayatı boyunca ilk kez bir şeyin farkına varmış. Yaşamdaki güzel şeyleri görmediğini ve tam olarak yaşamadığını düşünmüş. Çocuklarıyla hiçbir zaman balık tutmaya gitmemiş. Eşiyle mehtapta gezinti yapmamış. Bahçede çiçek yetiştirmemiş. Hiç ağaç dikmemiş. Annesinin okumaya bayıldığı harika kitapları hiç okumamış. Bunları yapmak yerine yaşamda hep acele etmiş, etrafında olan iyi şeyleri görmeyi hiç düşünmemiş. Peter kafasını boşaltmak ve ruhunu dinlendirmek için çocukken gittiği ormana gitmeye karar vermiş. Çocukluğundaki fidanların kocaman meşe ağaçlarına dönüştüğünü fark etmiş. Bir çimenlik bulmuş ve orada uykuya dalmış. Uykusunda yıllar önce altın ipli sihirli küreyi veren periyi görmüş. Ona;
“Sihirli küre önce eğlenceliydi, ama şimdi ondan nefret ediyorum. Tüm yaşamım, keyfini çıkaramadan gözlerimin önünden akıp gitti” demiş. Peri, “Sana son bir dilek dileme şansı veriyorum” demiş.
Peter bir an düşünüp telaşla yanıtlamış. “Küçük bir çocuk olarak okuluma geri dönmek ve yaşamımı tekrar etmek istiyorum.” demiş. Peri Peter’in bu dileğini kabul etmiş.
Peter uykuda bir ara birinin kendisine seslendiğini duymuş. Peri olduğunu zannetmiş. Gözlerini açınca annesinin yatağının kenarında ayakta durduğunu görmüş ve sevinmiş. Annesi, “Acele et Peter, rüyaların yüzünden okula geç kalacaksın” demiş.
Peter o sabahtan sonra hayatının her anını en güzel şekilde değerlendirerek yaşamaya başlamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖