ŞUNLARI SÖYLE; İYİLEŞ ve İYİLEŞTİR:
"Seni seviyorum", "Özür dilerim", "Teşekkür ederim", "Beni affet"
JOE VİTALE'NİN - ZERO LİMİT (SIFIR LİMİT) KİTABINDAN...
Bir koğuş dolusu
akıl hastası suçluyu, onları hiç görmeden tedavi eden terapistin uyguladığı
basit yöntem sizin de ilginizi çekiyorsa iyi okumalar dilerim. Ben bu yazıyı
Face'de yıllar önce bulup okumuştum, oysa aynı konuda yazarın Türkçe'ye
çevrilmiş kitabı da varmış.
YÖNTEMİ BASİTÇE ANLATAN VİDEO
Eski bir Hawai metodudur:
Bu yöntem, karşımızdaki insanın yaşadığı ama duyduğumuz-öğrendiğimiz anda bizim sorunumuz olarak algılayıp kendi içimizde bundan arınarak, karşımızdakini de arındırma yolunu öğretiyor.
Sadece insanlar değil, her şeyi arındırıp temizlemenin yoludur bu.
Tüm bilinen ya da bilinmeyen negatif enerjileri, pozitif olanla değiştirerek arındırır. Bunun için de sevgiyi kullanır. 4 temel kalıp vardır:
"Seni seviyorum"
"Özür dilerim"
"Lütfen beni affet"
"Teşekkür ederim" cümlelerinden oluşur.
Uygulama da çok kolay ve kısa sürede sonuç veriyor...
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var; kendi için.
2 yıl önce Hawaii'de, bir koğuş dolusu akıl hastası suçluyu, onları hiç görmeden tedavi eden bir terapist olduğunu duymuştum. Terapist, hastaların dosyalarını incelemiş ve sonrasında kendisinin, bu kişilerin hastalıklarını nasıl yarattığını görmek için kendi içine bakmış. Kendisi geliştikçe, hastalar da gelişme göstermiş. Bu hikayeyi ilk duyduğumda bunun bir şehir efsanesi olduğunu düşünmüştüm. Biri, kendini iyileştirerek başkalarını nasıl iyileştirebilirdi ki? Bu kişi bilge bir kişi olsa bile akıl hastası suçluları nasıl iyileştirebilirdi? Anlamamıştım. Mantıksızdı. Ve hikâyeyi unutup gittim.
Ta ki hikayeyi bir yıl sonra yeniden duyana kadar. Terapistin, ho'oponopono adında bir Hawaii iyileştirme yöntemi kullandığını duydum. Daha önce bu yöntemi duymamıştım. Hikayeyi yeniden unutup gitmek istemiyordum. Anlatılanlar tümüyle doğruysa, hakkında daha fazla şey öğrenmeliydim.
Şu ana kadar "sorumluluk" kelimesinin anlamını, yaptıklarımdan ve düşündüklerimden sorumlu olduğum şeklinde anlardım; daha ötesinden değil! Ve çoğu insanın da böyle düşündüğünü sanıyorum. Biz yaptıklarımızdan sorumluyuz, başkalarının yaptıklarından değil. Birçok akıl hastasını iyileştiren Hawaiili terapist, bana sorumluluğun ne demek olduğu konusunda yeni bir bakış açısı kazandırdı. Adı Dr. Ihaleakala Hew Len. İlk telefon görüşmemiz yaklaşık bir saat sürdü. Ona hikayenin tamamını bana anlatıp anlatamayacağını sordum. Bunun üzerine Len Hawaii Eyalet Hastanesi'nde dört sene boyunca çalıştığını söyledi. Ve hikayesini anlattı.
Akıl hastası suçluların bulunduğu koğuş oldukça tehlikeliymiş. Terapistler bir ay içinde istifa ediyorlarmış. Hastane personeli sıkça hastalık izni alıyormuş ya da istifa ediyormuş. Hastalar tarafından saldırıya uğrama korkusundan dolayı, koğuşta sırtlarını duvara çevirerek yürüyorlarmış. Kısacası burası yaşamak, çalışmak ya da ziyaret etmek için hoş bir yer değilmiş.
Dr. Len bana hastaları hiç görmediğini anlattı. Ofisinde oturup hastaların dosyalarını incelemiş.
Hastaların dosyalarına bakarken kendi üzerinde çalışmış. Ve kendi üzerinde çalıştıkça hastalar iyileşmeye başlamış.
"Birkaç ay sonra, daha önceden elleri kelepçeli dolaşan hastalara serbestçe dolaşmaları için izin verilmeye başlandı," dedi bana. "Ağır ilaç tedavilerine maruz kalan hastalar, ilaç tedavilerini bıraktılar. Serbest bırakılmaları konusunda hiç ihtimal olmayanlar, serbest kaldı." Şaşkınlık içindeydim…
"Sadece bu kadar değil," diye devam etti. "Ve personel işe gelmekten hoşlanmaya başladı. İşe gelmeme ve sıkça olan işten ayrılmalar bitti. Personel ihtiyaçtan daha fazla sayıda olmaya başladı, çünkü hastalar serbest bırakılıyordu. Personelin yapacak bir işi kalmamıştı. Bugün, bu koğuş kapalı."
Ve işte en önemli soru: "Bu insanların değişimine sebep olacak ne yaptın?" dedim.
"Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece," dedi. Anlamadım…
Dr. Len hayatından sorumlu olmanın, hayatındaki her şeyden sorumlu olmak olduğunu söyledi -aslında basit, çünkü her şey senin hayatında oluyor. Tam manasıyla, tüm dünya senin yaratımın.
“Hmmm... Kolay sindirilebilir bir şey değil. “
Söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmakla, hayatındaki tüm insanların söylediklerinden ve yaptıklarından sorumlu olmak farklıdır.
Gerçek şu ki eğer hayatının sorumluluğunu alıyorsan hayatında gördüğün, işittiğin, tattığın, dokunduğun ya da herhangi bir şekilde deneyimlediğin her şey senin sorumluluğun altındadır. Çünkü hepsi senin hayatında olmaktadır.
Terör eylemleri, ülke yöneticileri, ülkenin mali durumu ve hoşuna gitmeyen diğer şeyler, hepsi şifalanmak üzere sana geliyor. Onlar aslında yoklar… Onlar sadece iç dünyanın birer yansıması…
Sorun onlarda değil, sende. Onları değiştirmek istiyorsan, kendini değiştirmelisin. Bunu kabul etmeyi ve hayata geçirmeyi bir kenara bırak, kavramak bile kolay değil; biliyorum.
Suçlamak sorumluluk almaktan kolaydır.
Fakat Dr. Len'le konuştukça, onun kendisini nasıl iyileştirdiğini ve ho'opnopono yönteminin, kendini sevmek anlamına geldiğini kavramaya başladım.
Hayatının gelişmesini istiyorsan, onu iyileştirmelisin. Eğer birini iyileştirmek istiyorsan -akıl hastası bir suçlu bile olabilir bu- bunu ancak kendini iyileştirerek yapabilirsin.
Dr. Len'e kendisini nasıl iyileştirdiğini sordum. Hastaların dosyalarına bakarken ne yapmıştı?
"Sadece, tekrar ve tekrar 'özür dilerim' ve 'seni seviyorum' dedim," dedi.
Bu kadar mı? Bu kadar.
Sonuç olarak, kendini sevmek kendini geliştirmenin en önemli yoludur ve kendini geliştirdikçe dünyan gelişir.
Bu konu hakkında bir örnek vermeme izin verin:
Bir gün biri bana beni üzen bir e-posta gönderdi. Eskiden olsa, bu konu üzerindeki çalışmamı, zayıf duygusal noktalarımı araştırarak ya da hoş olmayan bu e-postayı gönderen kişinin bunu neden yapmış olabileceğini bulmaya çalışarak yapardım.
Bu sefer, Dr. Len'in yöntemini kullanmaya karar verdim. İçimden "Özür dilerim" ve "Seni seviyorum," dedim. Bu dediklerimi özellikle bir kişiye yönelik söylemedim. Sadece, dış koşulları yaratan içimdeki parçamı iyileştirmesi için, sevginin ruhunu yardıma çağırdım.
Bir saat sonra aynı kişiden bir e-posta daha aldım. Önceki e-posta için özür diliyordu. Bu özür için herhangi özel bir eylemde bulunmamıştım. Ona herhangi bir şey yazmamıştım. "Seni seviyorum" diyerek içimdeki, o kişiyi yaratan parçamı iyileştirmiştim.
Daha sonra Dr. Len tarafından düzenlenen bir ho'oponopono workshopuna katıldım.
70 yaşında, saygıdeğer yaşlıca bir şaman. Ve bir münzevi gibi. Çekim Yasası Sırrı adlı kitabımla ilgili güzel şeyler söyledi. Kendimi geliştirirsem, kitaplarımın titreşiminin artacağını ve okuyucuların bunu hissedeceklerini söyledi. Kısacası, kendimi geliştirirsem okuyucularım da gelişecekti.
"Şu anda piyasada, dış dünyada olan kitaplar hakkında ne dersin?" diye sordum."Onlar orada değiller,"dedi. Bilgeliği aklımı karıştırmıştı. "Onlar hala içinde." Dış dünya diye bir şey yok. Bu gelişkin tekniği hak ettiği derinlikte anlatabilmek için bir kitap yazmak gerekir ama kısaca şunu söyleyebiliriz:
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek bir yer var: kendi için.
"İçine baktığında, bunu sevgiyle yap."
1. Ne olduğuna dair hiçbir fikriniz yok.
İçinizde ve etrafınızda olan her şeyin, bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olmanıza imkan yoktur. Bedeniniz ve aklınız şu anda çalışmaktadır ve bunun farkında değildir. Ve havada, radyo dalgalarından düşünce formlarına kadar görünmeyen sayısız sinyal bulunmaktadır ve sizler bunların hiç birini bilinçli olarak algılamazsınız. Gerçeği söylemek gerekirse, tam şu anda kendi gerçeğinizi yaratmaktasınız ama bu olay bilinçli bilginiz ya da kontrolünüzün dışında, bilinçsizce olmaktadır. Bu nedenle istediğiniz kadar olumlu düşünün gene de yaralanırsınız. Yaratıcı olan bilinçli zihniniz değildir.
2. Her şeyi kontrolünüz altında tutamazsınız
Elbette ki olan her şeyden haberiniz olmadığı için, onları kontrol edemezsiniz. Dünyaya emredebileceğinizi düşünmek egosal bir hatadır. Şu anda dünyada neler olduğunun çoğunu egonuz göremediğine göre, sizin için en iyisine egonuzun karar vermesine izin vermek, hiç de bilgece olmaz. Seçim sizin elinizde, ama kontrol değil. Ne deneyimlemeyi tercih edeceğinize karar vermek için bilinçli zihninizi kullanabilirsiniz, ama onu ifade edip edemeyeceğinizi ya da bunu nasıl ve ne zaman yapacağınızı kendi haline bırakmalısınız. Teslimiyet anahtardır.
3. Yolunuza her ne çıkarsa onu iyileştirebilirsiniz.
Yaşamınızda önünüze çıkan her şey, oraya nasıl geldiğine bakmaksızın, iyileştirmek içindir, çünkü şu anda sizin radarınızdadır. Buradaki varsayım, eğer onu hissedebiliyorsanız, onu iyileştirebilirsiniz de. Eğer onu bir başkasında görebiliyorsanız ve bu sizi rahatsız ediyorsa, o zaman iyileştirmek için oradadır demektir. Ya da Oprah'ın bir keresinde söylemiş olduğu gibi, "Eğer onu fark edebiliyorsanız, ona sahipsinizdir." Onun neden hayatınızda olduğuna ya da oraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikriniz olmayabilir, ama artık farkında olduğunuza göre, onu serbest bırakabilirsiniz. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar iyileştirirseniz, tercih ettiklerinizi ifade etmede o kadar net olursunuz, zira başka şeyleri kullanmak için gereken enerjiyi serbest bırakmış olursunuz.
4. Tüm deneyimlerinizden %100 sorumlusunuz.
Hayatınızda başınıza gelenler sizin suçunuz değildir, ama sizin sorumluluğunuzdadır. Kişisel sorumluluk kavramı; söylediğiniz, yaptığınız ya da düşündüğünüzün ötesindedir. Hayatınızda yer alan diğer herkesin dediklerini, yaptıklarını ve düşündüklerini de içerir. Yaşamınıza meydana gelen her şeyin sorumluluğunu tamamen alırsanız, o zaman herhangi bir kişi bir sorunu su yüzüne çıkardığında, o sizin de sorununuz olur. Bu üçüncü ilkeye bağlanır, yani yolunuza çıkan her şeyi iyileştirebilirsiniz. Kısacası, şu anki gerçeğiniz için hiç kimseyi ya da hiçbir şeyi suçlayamazsınız. Tüm yapabileceğiniz onun sorumluluğunu almak, yani onu kabul etmek, ona sahip çıkmak ve onu sevmektir. Karşılaştığınız şeyleri ne kadar çok iyileştirirseniz kaynak ile o kadar uyumlu olursunuz.
5. Sıfır limite iletiniz "seni seviyorum" cümlesini söylemektir.
Sizi her şeyin ötesindeki huzura, iyileştirmeden ifade etmeye götürecek bilet sadece "seni seviyorum" cümlesidir. Bu cümleyi Tanrı'ya söylemek içinizdeki her şeyi temizler ve böylece şu anın mucizesini yaşayabilirsiniz: SIFIR LİMİTİ.
Amaç her şeyi sevmek. Fazla kiloyu, bağımlılığı, sorunlu çocuğu ya da komşuyu, eşi sevin; hepsini sevin. Sevgi sıkışıp kalmış enerjiyi değiştirir ve serbest bırakır. "Seni seviyorum" demek Tanrıyı deneyimleme dileğinizin gerçekleşmesidir.
6. İlham niyetten daha önemlidir.
Niyet zihnin oyuncağıdır; esinlenme Tanrı'dan bir bildirimdir. Bir an gelir, yalvarmak ve beklemek yerine teslim eder ve dinlemeye başlarsınız. Niyet, egonun sınırlı görüşünü temel alarak hayatı kontrol etmeye çalışmaktır; esinlenme ise Tanrı'dan gelen mesajı almak ve buna göre hareket etmektir. Niyetler işe yarar ve sonuç verir; esinlenme ise işe yarar ve mucizeler getirir. Hangisini tercih edersiniz?
Zero Limit - Joe Vitale, Dr.Ihaleakala Hew Len
ZERO LİMİT HAKKINDA BAŞKA BİLGİLER DE BULDUM, İLGİLENENLERLE PAYLAŞMAK İSTERİM. İNŞALLAH DOĞRU VE HAYIRLI BİR METODDUR VE İHTİYACI OLANLARA ALLAH'IN İZNİ İLE YARAR SAĞLAR.
YÖNTEMİ TANITAN 60 SANİYELİK VİDEO - TIKLAYIN
HAWAİ TERAPİSİNİ UYGULATAN VİDEO - TIKLAYIN
BU VİDEONUN TANITIM YAZISI İSE ŞÖYLE:
Joe Vitale in "Zero limit" isimli kitabında detaylı ve başarılı bir şekilde anlatılan iyileştirme yöntemi olan Antik Hawai H'oponopono, bizim yolumuza çıkan zihinsel engelleri ortadan kaldıran bir kişisel gelişim yöntemidir. Bu yöntem sayesinde zihnimizi engellerden özgür kılarız ve yaşamdan istediklerimizi elde etmek için yeni ve beklenmedik yollar buluruz. O, hem özel yaşantıda hem de iş hayatında yalnızca işe yaramakla kalmaz, aynı zamanda mucizeler yaratır.
Sorunlarımızı temizleyip yeniden iyileştirmek için sürekli ve hepsini Allah’a hitap ederek söylediğimiz dört basit ifade vardır:
“ Seni Seviyorum”
“ Senden Özür Dilerim “
“ Lütfen Beni Affet “
“ Teşekkür Ederim ”
Bu dört ifade aynı bilgisayarımız da ki virüs temizleme programları gibi iş görerek acı dolu sorun gibi tekrarlanan hatıraların kalıcı bir şekilde silinmesini sağlar…
Yöntem basit ve kalıcıdır…
Joe Vitale bu öğretiyi, Dr. Ihaleakala Hew Len ‘den öğrenmiş ve Dünya ‘ya "zero limit" isimli kitabıyla detaylıca aktarmıştır.
Dr. Hew Len’in iyileştirme şekli öncelikle “Özür dilerim” ve “Lütfen beni affet” demektir. Bunu bir şeyin – ne olduğunu bilmediğiniz bir şey – beden/zihin sisteminize girmiş olduğunu kabul etmek için söylersiniz. Oraya nasıl girdiği hakkında hiçbir fikriniz yoktur.
Bilmek zorunda değilsiniz. Eğer fazla kilolu iseniz, sizi bu hale getiren programa yakalanmışsınızdır sadece. “Özür dilerim” derken, Allah'a içinizden size getirmiş olduğu şey için af dilediğinizi söylüyorsunuz. Allah’tan sizi affetmesini istemiyorsunuz; Allah’tan sizin kendinizi affetmeniz için size yardım etmesini istiyorsunuz.
Bundan sonra, “Teşekkür ederim” ve “seni seviyorum” dersiniz. “Teşekkür ederim dediğiniz zaman, minnettarlığınızı ifade etmiş oluyorsunuz. Sorunun onunla ilgili olan her şeyin mutlak iyiliği için çözüleceği inancınızı gösteriyorsunuz. “Seni seviyorum” tıkanık enerjinin akmasını sağlar. Sizi Allah'a bağlar. Sıfır konumu saf sevgi ve sıfır limiti olduğu için, sevginizi ifade ederek o konuma gelmeye başlıyorsunuz.
Bundan sonra olacaklar Allah'a kalmıştır. Bir şekilde harekete geçmeniz konusunda içinize bir esinlenme doğabilir. Bu her neyse, onu yapın. Yapacağınız hareketten emin değilseniz, aynı iyileştirme metodunu kafa karışıklığınız için uygulayın. Net olduğunuzda, ne yapmanız gerektiğini bileceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sema'dan SEMAya DER Kİ: "Lütfen yorum yazmaya üşenmeyin; hepimizin moral ve motivasyona ihtiyacı var :) Ama paylaşımı hiç beğenmediyseniz, üşenmenizi anlayışla karşılayabilirim... Şaka şaka, her yoruma açığım; siz yeter ki yazın..." 😊 💖💖💖